Güneş ile Ay’ın Aşkı

Print Friendly, PDF & Email

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde gökyüzü denilen uçsuz bucaksız yıldızlarla donanımlı bu yerde, dünya, güneş ve ay yaşarmış.

Güneş ve dünya, ay’ı kıskanırmış çünkü Ay’ın çevresi çok genişmiş, bütün yıldızlarla arkadaşmış. Yıldızlar, bir şey yapacakları, bir şey edecekleri zaman Ay’a danışırlarmış çünkü Ay’ı bilge olarak görüyorlarmış. Ay hem güzelmiş hem de çok bilgili bir gezegenmiş, o yüzden yıldızlar etrafından ayrılmazlarmış. Bu sebeple ne güneş ne de dünya, ay’ın etrafında dönmezlermiş.

Aslında bilmiyorlarmış ki; ay aslında çok yalnızmış, yıldızlar onu menfaati için seviyormuş. Ay da yıldızları, kendi çocukları gibi görüp kendi çocukları gibi seviyormuş, Aslında, bu koskoca galakside kendi dengi bir arkadaşı yokmuş. O yüzden daima yalnız ve üzgünmüş. Ne dünya ne de güneş, bir kere bile olsun Ay’a: Nasılsın? Ne sıkıntın var? diye hiç sormamışlar. Ay da haklı olarak güneş ve dünya ya kızgınmış ama birine kırgınlığı hiç uzun sürmüyormuş o da güneşmiş. Ay, güneş’e aşıkmış ama bunu güneş e nasıl diyebilirmiş, güneş onu reddeder diye de korkuyormuş.

Gel zaman git zaman Ay; hem üzüntüsünden hem de güneş’ e olan aşkından dolayı gittikçe yaşlanmaya, güzelliği gün geçtikçe gitmeye başlamış. Bunu fark eden yıldızlar, ondan uzaklaşmaya, etrafından dağılmaya başlamışlar. Ay‘ın yakınında tek bir yıldız kalmamış, yapayalnızmış artık. Güneş ile dünya, yıldızların ay’dan uzaklaştığını görünce hem sevinmişler hem de üzülmüşler. Güneş sevinmiş çünkü Ay’ı yıldızlardan kıskanıyormuş, Güneşte; Ay’ı seviyormuş, ona çok aşıkmış, bir yandan da yalnız kaldığı için çok üzgünmüş ama elinden hiçbir şey gelmiyormuş. Güneş’in görevi dünyayı ısıtmakmış yoksa içindeki canlılar soğuktan zarar görebilirmiş bunun için hem kendi ekseninde hem de dünyanın etrafında dönüp duruyormuş. Yoksa güneş, dünya ya aşık felan değilmiş. Ay’a da aşkını itiraf etmek istiyormuş ama ay’ın kendisini reddetmesinden de korkuyormuş.

Ay, nasıl olsa güzelliğimi yitiriyorum, gittikçe de yaşlanıyorum artık; güneş aşkımı reddetse de bir şey değişmez ama ölmeden önce onu sevdiğimi bilmesini isterim demiş; eline kağıt ve kalemi alıp tüm duygularını kağıda aktardıktan sonra aşk yıldızını çağırmış ve bu mektubu güneş’ e ulaştırmasını istemiş. Aşk yıldızı, ay dan mektubu aldığı gibi, az gitmiş uz gitmiş nice yıldızları, gezegenleri aştıktan sonra nihayet güneş’ i bulmuş ve mektubu güneş’e ulaştırmış.

Güneş, mektubu okurken hem üzülmüş hem de ağlamış, öyle bir üzülmüş öyle bir ağlamış ki, dünyadakiler güneş tutulması yaşanıyor zannetmişler, bir süreliğine dünya kapkaranlık olmuş. Güneşte, bu mektuptan sonra duygularını ay’ a açmaya karar vermiş ve kağıt, kalemi alıp içinden geçen her şeyi kâğıda birer birer döküvermiş, her şeyi yazdıktan sonra kâğıdı katlamış ve kendi içinden bir şeyi sökercesine küçük bir parça çıkarmış ve kağıtla birlikte onu da zarfa koymuş ve aşk yıldızına bu mektubu ay’a çabucak ulaştırmasını söylemiş:

Aşk yıldızı, güneş’e: Bu mektubu Ay’ a çabucak ulaştırabilmek için elimden gelen her şeyi yapabileceğime emin olabilirsin güneş kardeş demiş. Güneş, aşk yıldızına bunun için teşekkür etmiş. Aşk yıldızı, güneş ten mektubu aldığı gibi, nice yolları, gezegenleri, ışıkları geçtikten bir zaman sonra nihayet Ay’a ulaşmış. Güneş ten aldığı mektubu Ay a vermiş. Ay, mektubu açmış ve kâğıtta şunlar yazılıymış;

Mektubunu alıp okudum, ben senin mutlu olduğunu sandığım için bir kere bile hatrını sormadım Ay can, ay kız, beni affet nolursun, seni sevdiğim için seni yıldızlardan kıskandım o yüzden hatrını sormak bile istemedim, oysa ki sen yıldızları çocuğun gibi seviyormuşsun ben bunu göremedim ne olur beni bağışla. Ben seni çok seviyorum, sana da aşığım ama benim, dünya kadar işim var ay kız, dünyayı ısıtmak gibi bir görevim var, eğer bu görevimi bırakırsam hem dünyadakiler soğuktan zarar görür hem de bu dünyanın sonu olur. Ama benden aldığın ışıkla geceleyin bu dünyayı mum misali ışıtabilirsin. Sana bu mektupla beraber kendi ışığımdan bir parça gönderiyorum Benim ışığım ikimize de yeter. Ben seni dünya var oldu olalı sevdim ve sevmeye de devam edeceğim ay kız, eğer bu ışığı kabul edersen hem beni mutlu edersin hem de dünyada ki insanları görürsün, ışığınla onlara rehber olursun, dünyadaki insanlar seni fark edince çok mutlu olacaklar, seni çok sevecekler bundan emin olabilirsin demiş.

Ay, bu ışığı kabul etmiş. Aşkın ışığı, ay’ ı tekrardan eski güzelliğine kavuşturmuş ama çektiği üzüntüler kendisinde derin bir iz bırakmış. Dünyadakiler bile ay’a bakınca, bu izleri fark edebiliyorlarmış, ama içindeki ışık her şeye değermiş. Ay, geceleyin hem insanları görüyormuş hem de ışığıyla dünyadaki her şeye kılavuz oluyormuş. Dünyada yaşayan insanlar, Ay’ı o kadar seviyorlarmış ki, akşam olupta bir gün Ay’ı görmeyince, ay nerde acaba diye merak edip, kimisi evindeki pencereden kimisi de dışarda yürürken gökyüzünde belki Ay’ı görürüm diye, gözünü gökyüzünden ayırmıyormuş. Ay ve güneş kavuşmazlarsa da , ikisinin de aşkı dünyayı aydınlatmaya, güzelleştirmeye yetiyormuş.

Ve bu dünya yok olana kadar böyle sürmeye devam edecekmiş.

Start typing and press Enter to search

Skip to content