MİTOLOJİ VE EDEBİYAT İLİŞKİSİ NASILDIR?

Print Friendly, PDF & Email

 

Mitoloji ve edebiyat ilişkisine başlamadan önce mit ve mitoloji nedir buna bakmak gerekiyor. Mit Yunanca anlatı veya hikaye manasına gelen “mythos” kelimesinden gelir. Mit kitaplarda şöyle tanımlanır: İnsan davranışları ve inanışları için model teşkil eden, hayata anlam ve önem katan çoğu zaman bir yaratılışın öyküsünü anlatan yaşatılan toplum tarafınca kutsal sayılan anlatılara mit denir.

Mit kainatın başlangıçta nasıl yaratıldığını hatta her şeyin başlangıcının nasıl olduğunu anlatır. Örneğin bir kuş, ağaç, ins ve cinin nasıl yaratıldığı mitlerin konusu içerisindedir. Bir mit bir toplumun dini ve milli değerlerini yansıtan metinlerdir.

Mitlerin kahramanları olağanüstü özelliklere sahip tanrı, tanrıça gibi yüce olarak ifade edilen varlıklardır. Mitler çoğu zaman bu yaratıcı unsurların yaratma faaliyetlerini ortaya koyarlar. Bunun sonucunda mitlere bu olağanüstü varlıkların dünyaya çeşitli zamanda yaptıkları heyecan verici olayların anlatıldığı öykülerdir diyebiliriz. Mitlere göre insan ve evren bugünkü durumuna bu olağanüstü varlıkların müdahaleleriyle gelmiştir.

Mitlerin kahramanları insan ve hayvan değildir ancak mitlerde olağanüstü varlıklar insan davranışları sergiler. Mitlerin özelliği kısaca şöyledir:

*Mit, tanrısal varlıkların eylemlerinin öyküleridir.

*Mitler kesin olarak gerçek ve kutsal olarak kabul edilir.

*Mitler her zaman bir yaratılış ve kökenle ilgilenir.

*Mitler sosyal bir ferman niteliğinde olup insanlar tarafından örnek alınırlar.

*İnsan miti bilmekle eşyanın kökenini bilmiş olur ve ona rahatça hükmedebileceğine inanır.

Mitlerdeki zaman kavramına gelecek olursak şöyledir: zaman hiç bitmeyecek gibi görünür. Art süremli değildir. Eş süremli bir zaman anlayışı söz konusudur. Bütün olaylar şimdiki zamanda senkronik gerçekleşir. Geçmişte yaşayan ataların şimdide etkisinin aktarıldığı veya sürdüğü düşünülür.

Mitlerde mekân ikiye ayrılır. Birincisi kutsalla ilişkili olan dolayısıyla kutsal kabul edilen mekanlar. İkincisi kutsalla ilişkisi olmadığı için kutsal sayılmayan mekânlar. Kutsal mekânlar yaratılışla ilgili olduğu için çevresine de bu yönde anlam kazandırma işlevine sahiptir. Böylece mitler sayesinde insan evreni ve dünyayı bir düzen içinde algılama imkanına sahiptir. Kutsal mekâna göre yönler belirlenir ve adlandırılır.

Mitoloji, mitbilim ya da mitoloji çalışmaları anlamına gelmektedir. Yunan mitolojisinin temel kaynağı Homeros’un Odessa ve İlyada adlı epik destanları olup m.ö 850 yılında yazıya geçirilmişlerdir. Yani Yunan mitolojisinin yazıya geçirilişi Homeros ve Hesiodos’la başlar. Hesiodos’un Teogoni tanrılar, kutsal ruhlarla alakalı bilgiler verdiği için mitoloji çalışmalarının başlangıcını ifade etmektedir.

Mitlerin doğuşuyla ilgili ilk fikir üretenlerden biri Sicilyalı Evhemeros’tur. Evhemeros mitlerin halk tarafından uydurulduğunu düşünse de onlarda yine de bir tarihi gerçeklik olacağını düşünmüştür. Ona göre daha önce yaşamış krallar ve yöneticiler tanrılaştırılarak anlatılmıştır. Mitleri bu anlatımlardan oluşmaktadır.

18.yüzyılın sonu ve 19.yüzyılın başında aydınlanma ve rasyonalizme tepki olarak doğan romantizmde mitler ilham kaynağı olarak görülür. Mitler şairler, oyun yazarları ve sanatçılar tarafından bir esin kaynağı olarak görülmüştür.

Mitlere inanan insanlar tüm hayatlarını bu mitlere göre temellendirirler. Böylece bu mitlere yaşayan mitler denir. Eğer insanlar hayatlarında mitlere inanmıyor ve yine hayatlarını başka ölçütlere göre temellendiriyorsa buradaki var olan mitler ölü mitlerdir. Bu ölü mitleri anlatıp kuşaktan kuşağa aktarmakla edebiyat yapılmış olur. Bu mitler tüm ögeleriyle sözlü ve yazılı olarak iki şekilde aktarılır.

Mitleri tanımakla eşyanın kökenini tanınmış olur. Kökenleri tanımakla eşyaya hükmedileceğine inanılır. Bu bağlamda miti ciddi bir şekilde tanıtmak ve göstermek gerekir. Bu şekilde olmazsa mitlerin kutsallıklarını yitireceğine inanılır.

Türlü nedenlerle kutsallığını yitiren mitlere gerçek olmayan öykü denir. Bu öykülerin yalan oldukları dolayısıyla mit olmadıklarına inanılır. Bu tür mitler halk edebiyatının temelini oluşturur. Günümüzde her kültürde anlatılan masal ve efsaneler başlangıçta kutsal mit olarak tanınırdı. Aynı şekilde fabllar ve hayvan masalları dikkat çekicidir. Bu anlatılardaki baş kahramanlar tanrısal unsurlar olarak görülürlerdi. Bu sebeplerden dolayı masallar, fabllar ve hayvan masalları gibi anlatılar mitlerle bağlantılı olduğu düşünülebilir. Burada da mitlerin sözlü edebiyata etkileri görülür.

Yazılı edebiyat ve mitlerin ilişkisi aşağı yukarı yazı tarihi kadar eskidir. Bilinen en eski mit geleneği Sümerlerle yazıya geçirilmiştir. Bunun en önemli örneği Sümelerin mitolojik destanı olan Gılgamış Destanı’dır.Yine Sümerlerden kalma tabletlerin meydana çıkmasıyla ortaya çıkmış tabletlerde mitlerin yazılı edebiyatla ilişkisini bizlere gösterir.

Eski Mısır uygarlığına ait Ölüler Kitabı’da mitolojik metinlere örnektir. Hititlerinde yazılı edebiyata mitolojik metinlerle katkı sağladığı bilinmektedir. En bilinen örneklerin başında gelen Sanskritçe Ramayana mitolojik metinleri bu yazılı edebiyata katkısı olarak görülür. Aslında mitoloji metinlere ilgi eski Yunan’da ortaya çıkmıştır.

Rönesans ile birlikte Avrupa’da mitlere yönelik ilgi tekrar başlamıştır. Burada da mitlerin yazılı edebiyata katkısında yeni bir dönem başlamıştır. Eski Yunan’daki mitolojik metinler Avrupa dillerine çevrildikçe yazarla ve şairler için bu metinler bir ilham kaynağı olmuştur. Yunan mitolojik metinleri güzel sanatlara kadar bir çok sanat ve edebiyat dalını etkilemiştir. Bu mitolojik metinler Hristiyanlıkla ilgili metinlerden daha çok ilgi görmüştür. İtalyan Petrarch, Boccacio, ve Dante, İngiltere’de Cahucce ve John Milton bu etkilenen sanatçıların başında gelir.

19. yüzyılda Thomas Bulfinch ve Nathaniel Hawthorne gibi Amerikalı yazarlar Amerikan ve İngiliz edebiyatının anlaşılması için eski Yunan mitolojisinin bilinmesi gerektiğini söylemişlerdir. Fransa’da Jean Anouilh, Jean Cocteau, Amerika’da Eugene O’Neill, İngiltere’de Eliot gibi isimler eski Yunan mitolojik metinlerini yeniden tanımlayanlar arasındadır. Aynı zamanda dünya çapında birçok romancıda Yunan mitolojik metinlerinden yararlanmışlardır.

Tanzimat Döneminde mitolojiye ve mitolojik metinlere merak artar. Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği Telemak eserinde mitolojik ögeler yazarlar tarafından ilgiyle karşılanır. 1890’da Şemsettin Sami Yunan ve Roma mitolojisini tanıttığı Esâtîr adlı eseri yayımlanır. Yunan ve Roma mitolojisinin temel kaynağı olan İlyada’yı Sadullah Paşa beyitler halinde çevirir. Aynı zamanda Selanikli Hilmi’de İlyada’yı İlyas Yâhud Şâir-i Şehîr Omiros olarak Türkçeye çevirir. Ayrıca Ahmet Mithat Efendi’de Tercüman-ı Hakikat’te Mitoloji ve Şiir, Yeniden Mitoloji ve Şiir başlıklarında yazılar yazmıştır.

Start typing and press Enter to search

Skip to content