MASALIN EV KEDİSİ ÇAKIR İLE MİNİK FARE KITIR

Print Friendly, PDF & Email

Bir varmış bir yokmuş. Çok canı sıkılan, hiç arkadaşı olmayan, bir kedi varmış. Önünde çeşit çeşit mamalar. Kendine özel oyuncaklar. Hatta kalacağı bir odası bile varmış kediciğin. Ama, gel görki kedilere özgü hiçbir imkana sahip değilmiş Çakıl. Hayatı boyunca el bebek gül bebek bakılmış. Ne bir ağaca tırmanmış ne bir toprakta yuvarlanmış.

Bir defa bile onu köpek kovalamamış hayatında. İşte bu yüzden çok yalnızmış.

Mutsuz Çakıl bulduğu her fırsatta uyur yada tüylerini yalayıp temizliğini yaparmış.

Yapabileceği başka bir şeyde yokmuş zaten.

Bazı günlerde açık pencere bulursa dışarı bakmayıda çok severmiş. Ama evden biri görürse hemen kapatırmış pencereyi. Sözde Çakıl düşmesin zarar görmesin diye yaparlarmış ama öyle işte Çakıl sürekli mutsuzmuş.

Sırf evin küçük kızı Neslihan mutlu olsun diye getirilmiş bu eve.

Neslihan ise birkaç gün ilgilendiysede, sıkılmış sonra hiçte bakmıyormuş kedisine.

Zaman böylece akıp giderken bir sabah Çakıl farklı bir güneuyanmış.

Birkaç ayda bir aşıya götürüldüğü sepet yanındaymış. Neslihan kapağını açıp gir bakalım Çakıl deyince hemen girmiş sepetine ama, düşünmeyede başlamış. Daha yeni aşı oldum. Nereye gidiyoruz acaba?

Biraz dinleyince anlamış. Pikniğe gidiyorlarmışta. Neslihan hanımın kuzeni Çakıl’da gelsin demişte . Sırf o istiyor diye benide almışlar. Bakalım ben istiyor muyum? Diye kızmış kendi kendine Çakıl ama; ne çare.

Kısa bir yolculuk sonrası gelmek istedikleri yere ulaşmışlar. Kedisini alan Neslihan sepeti bir ağaç altına bırakıp çoktan oyuna dalmış bile.

Çakılın pikniğe gelmesini isteyen İbrahim zaten onu görüştüklerinde daima çok severmiş. Hemen yanına gelip çıkarmış sepetten çıkarmış çıkarmasına ama; bu defada tasma takmış boynuna çok kızmış Çakıl buna. Mırnav mırnav mır mır. Vereyim mi sana bir sır. Kimse duymasın ama; tasma canımı çok acıtır.

Söz biryere gitmeyeceğim hadi şu inadını kır demiş.

İbrahim sanki onu anlamış gibi çözmüş tasmayı boynundan ve kediyi serbes bırakmış. Gözünü üstünden ayırmıyormuş ama sıkmıyormuşta onu.

Çakıl nasıl mutlu olmuş. Ömründe ilk kez yemyeşil çimenlerde yuvarlanıyor. Tırnaklarını ağaç kabuklarında deniyor. Ve en önemlisi. Ter temiz havada nefes almanın tadını çıkarıyormuş. Dallara konup kalkan kuşlara, rengarenk çiçeklere. Uçuşan böceklere hayran hayran bakıyormuş.

Tam bu esnada bir ses duymuş çakıl ağaçların arasından. Bir bakmış minicik bir fare. Gözlerini korkuyla sonuna kadar açmış ona bakıyor. Çakıl- korkma benden bakma bana öylezarar gelmez sana benden tanışalım gelsene şöyle. .

Fare- benim adım Kıtır kediler bizce düşmandır. Şimdi sen beni yemez misin? El aleme demez misin?

Çakıl gülümseyerek bakmış Kıtır’a, benim adım Çakıl yok mu bende akıl. Ben seni yiyemem el aleme diyemem. Gel arkadaş olalım başka bir şey istemem.

Çakıl böyle söyleyince Kıtır gelmiş yanına. Tanışıp dertleşmişler bir güzel. Çakıl ona güzel bir evinin olduğunu ama yalnız ve mutsuz yaşadığını, Kıtır ise yaşadıkları evin yıkılmasıyla evsiz kaldığını bu yüzden mutsuz olduğunu anlatmış.

Piknik süresince çok iyi arkadaş olan Çakıl ile Kıtır. akşama doğru düşünmeye başlamışlar. Çakıl- ben senden ayrılmak istemiyorum. Seni çok sevdim. Ama tasmamı çözen İbrahim’e de kaçmayacağıma dair söz verdim. Ne yapacağım şimdi? Kıtır- bende seni çok sevdim. Ama fareler evde sahiplenilmez hatta hiç istenmezler. Yoksa ben seninle gelmeyi çok ama çok isterim zaten burada çok yalnızım demiş.

Çakıl birden sevinmiş. Bak ne geldiaklıma. Şimdi ben seni sepetime gizlesem. Eve gidince oyuncak kutuma saklasam sonra zaman içinde bir yol bulsak daima birlikte yaşayamazbmıyız? Hem bizim evde herkes sabah erkenden işe- okula gidiyor. Akşama kadar özgürce oynarız. Yalnızca gece saklanırsın demiş.

Kıtır biraz çekiniyormuş ama, başka çareside yokmuş. Kabul etmiş Çakılın teklifini. Daha sahibi gelmeden sepetine giren Çakıl Kıtır’ı dikkatlice gizlemiş. Eve döndüklerinde kimse yokken hemen kutuya sakladığı arkadaşına ara ara yemek getirip halini hatrınıda soruyormuş. Bir süre bu şekilde yaşamışlar ama, Kıtır doğayı özlemeye ve yavaş yavaş mutsuz olmaya başlamış. Kıtır’ın bu durumu Çakıl’ın gözünden kaçmamış tabi. Neyin var arkadaşım? Günlerdir üzgünsün. Benimle paylaşırsan sana yardımcı olmak isterim demiş. Kıtır arkadaşını üzmek istemiyormuşama doğruları söylemeside gerekiyormuş. Bu yüzden düşüncelerini arkadaşıyla açıkça paylaşmış Kıtır.

Çakıl bu duruma çok üzülsede saygı duymuş arkadaşına. Ve ayrılık günü gelip çatmış evde uygun ortam olunca Kıtır evi terk edecekmiş. O sabah Çakılın gözleri kapıda arkadaşının gideceği anı beklerken ağlamamak için kendini zor tutuyormuş. Onu bir daha göremeyeceği düşüncesine dayanmakta zorlanıyormuş. Bazen Kıtır ile göz göze geldiklerinde hemen bakışlarını kaçırıyorlarmış birbirlerini üzmek istemiyorlarmış.

O gün aksine evden hiç kimse gitmemiş. Kapı hiç açılmamış henüz. Sonra çalan zile kulak vermişler ama; herkes kapıya koşunca Kıtır cesaret edememiş çıkmaya. Bir dahaki açılışta denerim diye düşünmüş.

Gelen Neslihan’ın kuzeni İbrahim’miş.

Ev halkı arasında geçen konuşmalar tamda şu şekilde olmuş. İbrahim- Çakıl’ı bana vermiştinizya amca bu gün her şeyi hazırladımda onu almaya geldim. Amcası- al oğlum zaten yalnız kalıyor hayvan cağız. Bizde ilgilenen yok. Sizde hem bahçede var. Çok daha rahat yaşar artık. O an Çakıl ve Kıtır göz göze gelmişler. Aynı şeyleri düşünüyorlarmış. İbrahim’in bahçesinde ömür boyu birlikte yaşama fikri iki arkadaşı sevinçten havalara uçurmuş. Peki ama; İbrahim farkında olmadan Kıtır sepete nasıl binecekmiş.

Düşünmek için çokta zaman yokmuş çünkü Neslihan Çakıl’ın eşyalarını toplamış bile.

Sepeti açıp yanına getirmişler Çakıl’ın. Kıtır’a doğru bakan Çakıl ona doğru koşacak, sonra Kıtır’ı gövdesiyle gizleyerek birlikte koşacaklar ve sepete girecekler. Pilan böyleymiş ve kusursuz işlemezse ömür boyu bir daha görüşemeyeceklerini biliyorlarmış. Ni hayet pilan umdukları gibi işlemiş ve yeni ortamlarına gelmişler. Mutluluklarına diyecek yokmuş. Çakıl- mırnav mırmır gelsene Kıtır bak buğday getirdim ye çıtır çıtır. Kıtır- dostum Çakıl. Al sana akıl koca köpek geliyor yüksek dala takıl.

Masalımız burada biterken. Gökten üç elma düşmüş. Nereye düştüklerini bilmiyorum. Sizlerin hayalindeki yerlere düşmesini istiyorum. Sevgiyle kalın çocuklar. Dünya sizinle güzel.

Start typing and press Enter to search

Skip to content