MASAL HİKAYE VE ANLATIDA KAHRAMAN ARKETİPİ

Print Friendly, PDF & Email

 

Korumak, kollamak, sahip çıkmak, yüceltmek, tüm problemleri aklıyla, zekasıyla, kendisine verilmiş olan silah, enstrüman, doğa üstü güçlerin tamamını birlikte yaşadığı canlıların faydasına kullanmak amacıyla hareket eden kişiye ya da daha doğru ifadesi ile “şey”dir kahraman.

Bu her zaman insan olmayabilir. Masallarda kimi zaman bir zümrüdü anka olabilir, öykülerde kimi zaman bir at olabilir, anlatılarda kimi zaman hiç ummadığınız bir varlık olarak karşımıza çıkabilir. Misyon olarak anlatının içinde olmaz dediğimiz, sonucundan şüphe duyduğumuz ya da olması için çok büyük bir olayın gerçekleşmesi gereken sürdürülebilirlik ve kurgu içindeki olayların zincirini, çok basit, sade zeka oyunlarıyla, iç güdüşle ya da dürtüyle gerçekleştirmesidir kahramanı öne çıkaran.

Freuda göre her insan aslında yaşadığı hayatın içinde bir kahramandır. Çünkü o kahraman tanımıyla aslında ego’nun temsil edildiğini, ortaya çıkarıldığını savunmaktadır. Ve insan annesinden ayrıldığı andan itibaren yaşadığı tüm toplum ve topluluklardan ayrı tutan kişilik bölümünün su yüzüne çıkan kısmı kahramanın kendi karakteristik yapısını oluşturur diye anlatır.

Nihayetinde tüm tanımların ödesinde kahramanı şöyle görmek mümkündür. Yaşadığı hayatın içindeki sınırları ve öz benliğinin kendisine dayattığı sınırlamaları aşabilen, bunların üstüne çıkarak herkesin faydasına yaşamayı tercih edebilen ve bunun içinde kendisinden, arzularından, isteklerinden, ulaşmak istediklerinden hatta sevdiklerinden bile vazgeçebilecek kadar fedakar varlıktır. Egosunu alt etmiş, egonun dışına çıkmış ve onu hiçe sayarak çoğunlukla ben merkezcilikten, biz genelliğine doğru yürüyebilmiş kişi ya da varlıktır kahraman.

Cemil Meriz hoca bir makalesinde “Masallarda kahraman arketipi egonun kimlik ve bütünlük arayışını temsil eden kısımdır” tespitinde bulunur. Buradan hareketle büyük toplumsal olaylarda hiç beklemediğiniz, hatta hiç ummadığınız insanların birden bire ön plana çıkarak toplum tarafından kahraman olarak kabul edilmesi de bu kimlik ve bütünlük arayışının bir temsili değilmidir?

İnsan incelendiği zaman sürekli bir mücadele içine girdiği egosunu yenmesiyle, içindeki canavarlarla savaşmasıyla, hayatı boyunca karşılaştığı gardiyanlar, engelleyiciler, yoluna çıkanlar, hatta anlamlandıramıdığı varlıklarla savaşmasıyla aslında bir kahraman olarak durduğu yeri farklılaştırdığının da farkına varamamaktadır. Yani her insan kendi içinde aslında bir kahramandır. Bunu görüp ön plana çıkararak egosunu öldüren ve kendisinden ziyade birlikte yaşadığı insanlar için çırpınanlar daha avantajlı ve daha belirgin karakterler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Kahramanın tüm düşmanları, aşıkları, dostları, yoluna çıkan yankesiciler, dolandırıcılır ve yolundan çeviren kimliksiz varlıkların tamamı aslında kahramanın içinde olan karakterlerdir. Bütün mesele bu saydığımız tüm olumsuzlukları anlatı boyunca atılacak adımlarla bertaraf ederek bastırmak, zarar verebilecek konumdan, faydalanılabilecek konuma geçirebilmektir.

Burada kahraman tüm bu olumsuzluklara ve kötü şartlara rağmen ayakta kalabilmek için benliğini, egosunu tanımalı, gerektiğinde büyük bir fedakarlıkla bu egosunun ya da öz kişiliğinin karşısına dikilebilecek cesareti de gösterebilmelidir.

Masallardaki kahraman arketipi masalı anlatanı, okuyanı, dinleyeni simgelediği için her masalda bir tane kahraman vardır; bu yüzden simgesel bir dil ortaya çıksın diye bir masalda birden fazla kahraman olmaz

Batı masallarından olan, Hansel ve Gratel masalında olduğu gibi nadiren birden fazla kahraman vardır/varmış gibi görünür ama bu masallarda da aslında simgelenen aynı kişinin yani kahramanın farklı yönleridir tıpkı bizlerde olduğu gibi. Hansel teslimiyetçi, ürken, korkan, ağlak yönümüzü simgelerken gratel sakin, soğuk kanlı, mücadeleci, sorun çözücü yönümüzü simgeler

Genel olarak masallardaki kahramanlar masal boyunca değişir ve dönüşürler; yaşamın ve de masalların ana metaforudur değişim ve dönüşüm. O yüzden masalda değişen ve dönüşen kişi o masalın kahramanıdır, diğerleri yardımcı karakterlerdir. Bu nedenle özellikle masal yazarken Simgesel algıda kargaşaya neden olmamak için sadece kahramanı yani tek ve ana karekteri dönüştürmek gerekir/yeterlidir.

Keloğlan ve Ali Cengiz masalında kahramanımız bir keloğlandır. Anadolu masallarında hep karşımıza çıkan bu karakter, saf kişiliği, biraz tenbelliği, çokça vurdumduymazlığı, bananeciliği, nemelazımcılığı ile dikkat çeker. Kimi zaman annesinin sırtından geçinir, kimi zaman komşularının. Ama birden bire padişahın kızını alma sevdasına düşer. İşte bundan sonra içinde ego birden ortaya çıkar ve kendi çabasıyla bu egonun bastırılması, yürüdüğü yolda karşılaştığı tüm olumsuzlukları zekası ve pratik düşünmesi ile çözüvermesi ile gönüllerde taht kurar keloğlan.

Kara Vezirin olaya müdahil olarak keloğlanın padişahın kızıyla evlenebilmesi için Ali Cengiz oyununu öğrenmesi şartını koşması da, ego’nun, kahramanın karşısına çıkan canavar arketiplerinden biridir aslında.

Öğrenir Ali Cengiz oyununu ve sonrada ustası ile girdiği mücadele de öğrendiği tüm teorik bilgileri pratiğe dökerer ustasını alt eder, padişahın kızını alır, mutlu sona ulaşır ve anasına verdiği sözü yerine getirir. “Seni saraylarda yaşatacağım” diye söz vermiştir anasına keloğlan.

Burada keloğlanın basit, sade ve kendi içine kapalı bir yaşamdan, birden bire kahramanlığa geçişinde izlenen süreç dinleyiciyi, okuyucu, anlatıcının ya da yazadın diliyle olayın içine çekmek için kullandığı basit ama etkili bir yöntemdir. Böylece dinleyici veya okuyucu kendi içinde var olan ama yaşadığı olaylar sayesinde sindirdiği, bastırdığı veya körlettiği egosunu ortaya çıkarmayı arzular, bu arzu sonucunda keloğlan ile kendisini özdeşleştirerek hayatındaki başarmak için çırpındığı bir çok hususu gözden geçirir. Bunun için önüne konulan engelleri düşünür, engel koyanları düşünür. İşte canavarlar, gece yürüyenler, gündüz entrika düzenleyenler, hasılı kahramanı yolundan alı koymak isteyenlerin tamamı bu manzara ile fululuktan, aydınlığa ve belirginliğe doğru geçiş yaparlar.

İşte kahramanın asıl kimliği de burada kendini gösterir. Dinleyene ya da okuyana verdiği ilham ile hayatındaki köklü değişiklikler için adım atma enerjisini aşılamıştır. Masallarda, öykülerde, hikayelerde karşımıza sürekli çıkan kahraman arketipinin en önemli özelliklerinden ve sağladığı faydalardan biri de kişilik kazandırabilme özelliğidir.

O güne kadar silik, kendi içinde yaşayan bir çok insanın, dinlediği masaldaki kahramanın başarılarını öğrendikten, onlara şahit olduktan sonra “neden bende yapmayayım” sorusunu kendilerine sorduğunu defalarca görmüşüzdür. İşte kahraman arketipinin üstlendiği önemli misyon böylece kendi içinde yaşadığı toplumun her ferdinin aslında birer kahraman olduğunu yine kendilerine hatarlatmasıdır.

Batı masallarında kahramanların olağan üstü özellikleri vardır. Onlar insan üstü özelliklere sahip oldukları ve diğer insanlar üzerinde elde ettikleri bu gücü kullanarak zorlukların üstesinden geldikleri için sunni, şişirme, yapma birer kahraman statüsünden öteye geçememektedirler. Ancak Anadolu masallarındaki tüm kahramanlar zekaları, yardımseverlikleri, iyi yürekli oluşları sayesinde tüm zorlukların üstesinden gelirler.

Onlar atın önündeki eti aslanın önüne, aslanın önündeki otu atın önüne koydukları için devlerin sarayından rahatlıkla kaçabilirler. Önlerine çıkan dikenli bağın dikenleri üzerinde açan minik çiçekleri koklayıp ne güzel kokuyor yahu bunlar hakikaten ne kadar da güzeller diyerek, olumsuzluğun içindeki güzelliği görüp bunu da dile getirdiği için kimseye yol vermeyen dikenli bağdan geçiverirler. İşte zeka, iyi yüreklilik, iyi niyet, alicenaplık, digergamlık, fedakarlık, doğru sözlülük, cesaret, ahlak, yalan söylememe gibi daha bir çok insansı özelliği bünyesinde taşıdığı için bizim kahramanlarımızın tamamı insandır ve insani özellikleri ile kahraman olurlar.

Biz kahramanlarımızı böyle seviyoruz.

Start typing and press Enter to search

Skip to content