RAHMETİN MENBAI BİRLİK

Print Friendly, PDF & Email

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim.

Çayır çimen geçerek, lale sümbül biçerek;

Soğuk sular içerek ayla ayla bir güz gittim.

Bir de dönüp arkama baktım ki, ne göreyim?

Gide gide bir arpa boyu gitmemiş miyim ?

Natal – matal martaval, işte size duyulmadık bir masal.

Kaf dağının ardında etrafı yemyeşil ormanlarla çevrili iki köy varmış. Bu köylerden birinde yaşayan insanlar her şeye sahip bolluk içinde yaşıyor ve diğer köye burun kıvırıyor hiç muhatap olmak istemiyormuş. Aynı zamanda kendi içlerinde de birbirlerine pek iyi davranmıyorlarmış. Diğer köy halkı ise tüm kötü durumlarda birbirlerine yardım ediyor, komşusu açken kendisi tok uyumuyormuş. Bir gün ansızın bu iyilik dolu köyü kötü devler basmış. Attıkları her adımda köyün her yerini sarsıp elleriyle evlerin çatılarına yumruklar atıp evleri kül etmişler. Bunun karşısında insanlar ne yapacaklarını bilemeden çoluk çocuğunu kucaklayıp bir o yana bir bu yana koşmaya başlamışlar. Nereye gideceklerini bilmeden korkuyla koşup durmuşlar. Devler bu köyü yerle bir etmiş ortada ne bir ev kalmış ne de orada yaşayabilecek bir insan. Hemen devler orayı mesken edinmiş. Önce orayı daha sonra diğer köyü yıkıp ona da sahip olmayı hedefliyorlarmış. Zavallı iyilik dolu köyde yaşayan halk kendi köylerinden biraz uzakta bir ormanın içinde toplanmışlar. Hepsi üzgün aç susuz ortada kalmış. Diğer köy kendilerinden başkasını düşünmeyen kişiler oldukları için onlara sığınmaya da çekinmişler. Bu olay diğer köyde de işitilmiş ama gözleriyle o köy halkının halini acısını çaresizliğini görmediklerinden sadece duymakla kör kalpleri yumuşamıyor duyarsız kalıyorlarmış. Ta ki o köyden birileri iyi köylülerin kaçtığı ormana gidip onların hallerini görene kadar. Gördükleri manzara karşısında ve bu kadar varlık içinde olmalarına rağmen hep şikayet edecek bir şeyler buldukları için kendilerinden utanmışlar. Hemen onlara toparlanıp kendileriyle gelmelerini söylemişler. Birlikte onların köyüne gitmişler, iyi köylülerin etrafına toplanmış herkes ve gözleriyle onların hallerini görünce, evsiz kalmanın ne kadar acı olduğunu anlayınca onlara yardım etmeyi kararlaştırmışlar. Onlara yaşayabilecekleri yeni köy inşasına başlamışlar. Bu süreçte kendi evlerini onlara açmış yemeklerinden ikram etmiş kıyafetlerini paylaşmışlar. Köy inşasına devam ettikleri bir günde devler onların köyüne de baskın yapmış. Ama bu sefer hiç biri kaçmamış. Hepsi bir araya gelip el ele tutuşup devlerin karşısında durmuş.

– Köyümüzü yıkmak için hepimizi ezip geçmeniz gerek demiş köylülerden biri

Devlerden biri tam konuşmaya başlayacakken bir anda hepsi birden toz olup rüzgarda savrulup toprağa karışmışlar.

Köylüler olup bitene anlam verememiş hayretle bakakalmışlar.

Meğer bu devler bu iki köyün birlik, beraberliğin ve dayanışmanın olduğu yerde yok olacak bir büyüyle hayattalarmış.

Bunu anladıktan sonra devlerden kurtulmanın sevincini yaşamışlar. O günden sonra yıkılan köyü yeniden inşa etmiş iki köy halkı da hiçbir zaman birlik beraberlik ve dayanışmasını bozmamış her zorlukta birbirlerine yurt olmuşlar.

Uzun yıllar mutlu mesut yaşayıp gitmişler.

Start typing and press Enter to search

Skip to content