Kara Civcivler

Print Friendly, PDF & Email

Bir varmış, bir yokmuş.

Kümeste civciv çokmuş.Kimi renkli, kimi kara.

Yem almaya yok para,

hadi benimle bir yol ara.

Günlerden bir gün, etrafı yemyeşil alanlarla kaplı bir bağ evi varmış.

Bahçesinde kocaman ağaçlar, evin arka tarafında uçsuz bucaksız tarlalar,, ve tarlaların ortasında kıvrıla kıvrıla akan, masmavi bir nehir varmış. Bu güzel bahçe ve nehir bir çok kuş ve balık türüne ev sahipliği yaparmış, evin sahibi Sami bey ise çiftçilik ile, tarım ile uğraşır, geçimini ekip biçerek, hayvancılık yaparak sağlarmış.

Sami beyin bir de civciv makinesi varmış. Anne tavuklardan yani çilliden, sarı kanattan, gül ibikten topladığı yumurtaları o civciv makinesine koyar, uygun sıcaklı ayarlar ve gereken süreyi beklermiş. Süre dolunca yumurtalar bir bir çatlar, birbirinden güzel civcivler sesleri ile tüm bahçeyi doldururlarmış. Civcivler birkaç günlük olunca Sami bey onların boyama işlemini yapar, renkli hale gelen civcivleri karton bir koliye toplar, pazara götürüp satarmış.

Bu olay yaz aylarında iki veya üç kez tekrarlanırmış. Yine böyle bir günde civcivler toplanırken, Sami bey gözlerine inanamamış. Civcivlerin iki tanesi çok farklıymış. Kimi çilli kimi renkliyken bu ikisi kapkaraymış.

Sami bey onlara biraz bakmış, biraz sevmiş. Sizi boyamıyorum yaramazlar. Siz bahçemde yaşayın. Aman deyim size kargalara ve kedilere dikkat edin. Alim Allah bir lokmacık ederler sizi dedikten sonra her ikisini yeşil çimenlere Salı vermiş. Kömür gibi kapkara civciv kardeşler önce biraz korkmuşlar. Sonrasında yavaş yavaş alışmaya başlamışlar.

Civcivlerden biri –ben acıktım galiba ne yapacağız şimdi bilmem ki demiş diğer civciv. Yem bulmamız gerekiyor sanırım. Gel biraz dolaşalım etrafta belki yiyecek bir şeyler bulurz demiş.

Minik civcivler yürürken bahçenin bir çalışanı sevmiş onları. Yerim ben sizi ne tatlısınız siz. Gelin bakalım size yem vereyim ben bu arada birinizin adı Zeytin, birinizin adı da Kömür olsun. Demiş. Bir de karton koli getirmiş civcivlere. Üşürseniz buraya girin. Bunun içinde uyuyun hem kedilerden de korunmuş olursunuz demiş. Civcivler çok mutluymuş artık. Yemleri varmış, uyuyabilecekleri bir evleri varmış. Böylece günler geçmiş civcivler büyümüş. Onlara yem veren, yuvalarını düşünen işçi de artık eskisi gibi ilgilenmiyormuş onlarla. Yem vermeyi unutuyor kedilerden korumuyormuş artık. En son verdiği kutuya sığmıyorlarmış bile.. bir gün iki kardeş Kömür ve Zeytin bir toplantı yapmaya karar vermişler.

Evin arkasındaki nehrin kenarında bir çalılığa gizlenip konuşmaya başlamışlar. Kömür – bu böyle olmayacak kardeşim. O kutuya giremiyoruz artık. Hem geceleri soğuk olmaya başladı üşüyorum ben..’ Zeytin – bence de bir şeyler yapmalıyız. Eskiden her gün yemimizi verirdi.unutuyor artık. Başımızın çaresine bakmamız lazım.’ Kömür – ben geçenlerde mısırları sakladıkları ambarda biraz dolaştım. Aslında orada yaşayabiliriz diye düşünüyorum.’ Zeytin – peki yem işini ne yapacağız kardeşim? Bak ben acıktım şimdiden. Yem kabımızda boş demiş Kömür – hele kalacak yeri ayarlayalım. Kargalardan, kedilerden kurtulalım yemde kolay. Sana mısır ambarı diyorum düşünsene’ Zeytin – düşünmediğimi mi sanıyorsun tabi düşündüm. Ama; geçenlerde Sami beyi biri ile konuşurken duydum. Mısır hasadı bitmek üzereymiş. Kamyonlarla gelip hepsini alacaklarmış demiş. ‘ Kömür – gel kardeşim üzülme sen. Benim bir fikrim var. Hemen ambara gidelim. Sana giderken de anlatabilirim. Geç kalmış olmayalım.

İki kardeş ambara doğru giderlerken Kömür- ambarda köşede bir oda var. Kapısı kilitli ama; altında bizim sığabileceğimiz kadar bir boşluk var. Sanırım rahatlıkla geçebiliriz. orda kalırız. Odanın içinde birde soba var. Onun fırın bölümüne de mısır saklarız. Diğer mısır hasadına kadar orası bize yeter. Suyumuzu da nehirden içeriz. Zeytin kardeşinin bütün fikirlerini çok beğenmiş. Kara kanatlarını açıp zıplaya zıplaya ambara varmış. İki kardeş hızlı bir şekilde çalışmaya başlamışlar. Kimse gelmeden kışlık yemlerini sobanın fırınına saklamaları gerekiyormuş. Çünkü; her an kamyonlar gelip, mısırların hepsini alabilirmiş. İki kardeş karanlık basana kadar sobanın fırınına mısır taşımışlar. Zeytin – çok yoruldum kardeşim mısır taşımaktan gagam ağrıdı artık.’ Kömür – yorulduk ama değdi. Artık yem konusunda hiç kaygımız yok demiş sobanın kapağını açarken. Öyle çok doldurmuşlar ki açtıklarında mısırlar dökülmüş. Çok koymuşuz Zeytin bak döküldüler olsun önce dökülenleri yeriz demiş Zeytin. Güle eğlene uyumuşlar. Günler böylece geçmiş. Olgunlaşan ürünlerin hasadı bitmiş. Kış yaklaşmış, havalar iyice soğumuş civcivler artık yalnızca su içmek için nehir kenarına giderlerken dışarı çıkıyorlarmış. Geriye kalan zamanlarını gizlice yuva yaptıkları odada mısır yiyip keyif yaparak geçiriyorlarmış. Evin sahibi Sami beyin de işleri bitmiş., gelecek olan kış öncesi hazırlıklarını yapıyormuş. Bir gün, kar bastırmadan şu mısır ambarını da bir toparlasam diye düşünmüş ve ambara gitmiş. Etrafı süpürüp temizlemiş oldukça yorulmuş ve çok üşümüş. Birden aklına içerdeki odada duran soba gelmiş. Bir kova almış eline içini mısır koçanlarıyla doldurmuş ve küçük odaya yönelmiş. Kapıyı açtığında civciv kardeşleri karşısında görmüş. Sizin burada ne işiniz var yaramazlar diyerek gülümsemiş onlara. Elindeki koçanları sobaya doldururken, şimdi bir güzel ısınırız ki ooo demiş. Zeytin ve Kömür korku dolu gözlerle birbirlerine bakarken olacaklar karşısında çaresizlermiş. Sami bey bir kağıt parçasıyla sobayı tutuştururken, çok mutluymuş. İçerisi biraz ısınınca Sami beyi uyku bastırmış. Odada bulunan bir saman çuvalına yaslanan Sami bey güzel bir uykuya dalarken, Zeytin ve Kömür’ün sakladığı mısırlarda yanan sobada oldukça ısınmış ve müthiş bir gürültüyle birbiri ardına patlamaya başlamış. Patlamalara uyanan Sami bey telaşla oraya buraya bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyormuş. Seslerin sobadan geldiğini anlayınca Sami bey sobanın kapağını açıvermiş. Olanlar karşısında gözlerine inanamamış, soba sanki bir mısır patlangacına dönüşmüş, art arda patlamalar oluyor. Her yere alabildiğine mısır patlağı saçılıyormuş. Sami bey tıpkı bir şölen gibi izlemiş olup bitenleri. Soba sönmüş, mısır bitmiş. Civciv kardeşler üzgün, Sami bey şaşkın baka kalmış etrafa. Bu şekilde bir süre düşününce Sami bey durumu anlamış. Bu iki yaramazın aklı karşısında hayrete düşmüş. Civcivlerin değerini anlayan Sami bey onlara ayrıca özen göstermeye başlamış bundan sonraki civcivlerini Zeytin ve Kömürün yumurtalarından üretmenin pilanlarını yapıyormuş. Masalımız burada bitmiş. Sevgiyle kalın çocuklar.

Start typing and press Enter to search

Skip to content