VOLKİCAN İLE DUMAN’IN DOSTLUĞU

Print Friendly, PDF & Email

Bir varmış bir yokmuş, her yer ev ile dopdoluymuş. Bir zaman içinde, herkes düşmüş bir telaşın peşine. Görmüyor kimse yalan yanlışı kendi içinde, Dedim kendi kendime bu insanlık nereye doğru gidiyor? Kimse dostluk nedir bilmiyor. Hiç kimse okuyup, sorgulamıyor, bir yol tutmuş o yolu takip edip gidiyor. Dedim bu insanlık ne yaman. Ateş yanınca çıkar içinden duman, bir gün dost olur duman ile Volkican. Başlar aralarında bir dostluk masalı, dilden dile yayılır dostlukları. Masaldır bunun adı dinlemekle çıkar tadı. Anlatalım ki herkes bilsin bu masalı.

Evvel zaman içinde çok uzak diyarlarda bir kasaba varmış. Bu kasaba öylesine temizmiş ki, kimse ayakkabı giyme ihtiyacı bile hissetmezmiş. Envai çeşit meyve ağaçları bu kasabadaymış. Kasabanın kenarında masmavi bir deniz varmış. Kimileri balık tutarmış kimileri de karşısında oturup denizi izlemenin tadına varırmış.

Yalnız bu kasaba da halk, çevreyi kirletiyor diye kimseye ateş yaktırmaz, kendileri de ateş yakmazmış. Çoğu kişi bunun için yemek bile pişirmezmiş. İşte böyle bir kasaba da Volkican adında bir genç yaşarmış. Bu gencin kıpkıvırcık, gece renginde simsiyah saçları varmış. Geceyi aydınlatan aydınlık, pasparlak bir yüzü varmış. Bu genç vefakar, gönlü huzur ve sevgiyle dopdolu ve aklına bir şey takıldığında onu derinlemesine düşünen bir gençmiş.

Volkican’ın dostu da Dumanmış. Ne zaman görüşmek istese cebinden çakmağı çıkarır, birkaç odun toplayıp çakmağı çaktığı zaman, önce ateş ortaya çıkar, sonra da ateşin içinden duman karşısında belirirmiş. Ama ateş yakmak yasak olduğu için gizli gizli ateş yakar, Dumanla muhabbet eder, her ne olursa olsun bir şekilde dostuyla bir araya gelmenin yolunu bulurmuş.

Bir gün Volkican’ın aklına bir şey takılmış ve tenha bir yerde ateşi yakıp dumanın çıkmasını beklemiş. Duman ortaya çıkmış ve karşısında dostu Volkican’ı görünce ooo dostum, seni görmek ne kadar güzel demiş. Biraz muhabbet ettikten sonra Volkican, Dumana dönüp demiş ki; Duman dostum, sana bir sorum olacak demiş. Duman; eğer cevabını bildiğim bir soruysa seve seve cevaplarım demiş. Nedir aklına takılan soru sor bakalım?demiş. Volkican, Duman dostum; herkes dostluktan bahsediyor ama dostluğunu yerine getiren çok nadir insan var. Sence sana göre dost nedir açıklar mısın?demiş. Duman, Volkican’a dönüp şöyle söylemiş: “Dost öyle bir şeydir ki; senin olmadığın bir yerde bile, aklına güzel bir şey geldiğinde senin ismini anan. Hem iyi hem kötü gününde yanında olan, seninle birlikte düşmesini göze alan, yanında olmasa bile bir şekilde varlığını sana hissettiren, koşullar ne kadar zor olursa olsun bir şekilde yanında olmasını bilendir dost demiş.” Tıpkı seninle benim dostluğumun tanımı işte Volkican demiş. Volkican, bu güzel cevabı için Duman dostuna çok teşekkür etmiş.

Aradan çok uzun zaman geçtikten sonra bu kasabanın temiz olmasını kıskanan birkaç kişi kasaba’ya kömür getirmişler ve kömürün çevre dostu olduğundan bahsetmişler. Kasaba halkı da hiç düşünmeden, araştırmadan bunu kabul etmiş. Halk, artık ısınabildiği için de çok mutluymuş. Kömür yakmanın çevre dostu olarak bilindiği ama ateş yakmanın havayı kirlettiğini düşünen kasaba halkı, kömürle ısınmanın sevincini yaşıyorlarmış. Volkican, onlara kömür kullanmanın çevreyi kirlettiğini söylese de kimse Volkican’a inanmamış. Volkican, bu durumu bir şekilde Duman’a iletmeliymiş, yoksa kasaba yı çok kötü günler bekliyormuş. Volkican ıssız bir yer bulup, odunları torbadan çıkarıp ateşi yakmış. Bir süre sonra duman belirmiş tam ona durumu anlatacakmış ki, kasaba halkından birisi görüp ateşi söndürmüş ve söndürmekle de kalmamış, kasabadaki herkesi bulundukları yere çağırıp bu kişi kasabamıza zarar veriyor, onu bu kasabadan kovalım demişler. Volkican onlara şunu söylemiş: “ Duman, benim dostum onun içinde ateşi yakmam gerekli demiş.” kasaba halkı ise, Volkican a; Duman ile dostluk mu olur hiç demişler. Hiçkimse bu gence inanmamış. Volkican’ın elindeki çakmağı almakla kalmamışlar, evinde de ne kadar çakmak, kibrit varsa ateş yakamasın diye toplamışlar ve Volkican’ı da bu kasabadan kovmuşlar.

Artık Volkican’ın elinde bir şey kalmadığı için ateş yakamamış. Duman, Volkican’ ın ateşi yakıp kendisini çağırmasını beklemiş ama nafile, Duman bu işin içinde bir iş olduğunu düşünmüş ve bu durumu araştırmakla meşgulken. Kasaba da gitgide kötüye gidiyormuş. Kömür yanıp durdukça hem havayı hem çevreyi kirletmeye başlamış.

Kasaba dan bir çocuk, ateşin nasıl bir şey olduğunu merak ettiği için, evden çakmak alıp ıssız bir yere gidip ateş yakmış. Duman, kasabanın isminin yanıp söndüğünü görür görmez. Volkican galiba beni çağırıyor diye sevinçle belirmiş, ama karşısında Volkican dostu yerine başka bir çocuğu görünce şaşırmış. Çocuğu korkutmamak için de yavaş bir tonda, Heyy güzel çocuk! dumana bakar mısın?demiş. Çocuk, dumanın konuştuğunu görünce şaşırmış. Çocuğun aklına Volkican abisi gelmiş. Galiba Volkican abinin dostu bu demiş; Dumana yaklaşıp sen Volkican’ın dostu musun?demiş. Duman evet, o benim dostum olur ama sen nerden biliyorsun? Volkican nerde diye sormuş çocuğa; çocuk olup biteni Dumana bir bir anlatmış. Duman, çocuğa; ateşi yaktığın için teşekkür ediyorum güzel çocuk demiş. Ve ilk iş olarak bu kasabayı sarıp sarmalayıp kasaba halkını bir araya toplamış ve kullanılan kömürün ne kadar zararlı olduğunu, kömür ortadan kalkarsa farkı anlayacaklarını söylemiş. Kasaba halkı denileni yapmış, gerçekten de kömür kullanımı bitince kasaba tekrardan eski güzel haline dönüvermiş. Herkes dumana teşekkür etmiş. Duman onlara dönüp, siz asıl Volkican’a teşekkür edin o olmasaydı ben bu kasaba da olmazdım. Volkican benim dostum. Size mutlaka kömürün zararlarını anlatmaya çalışmıştır demiş. Kasaba halkı, büyük bir utançla evet anlatmaya çalıştı, hatta senden de bahsetti ama biz ona inanmadık. Ateş yakmanın çevreye zarar verdiğini düşündüğümüz için de onu bu kasabadan kovduk, nereye gitti bilmiyoruz demiş. Duman, onlara dostluğun önemini de anlattıktan sonra, ben onu bir şekilde bulup kasaba ya getiririm, siz hiç merak etmeyin demiş. Kasaba halkı sevinçle onu bekliyoruz demişler. Duman, her yeri kuşatıp dostunu aramaya başlamış ama bir türlü bulamamış. Tam ümidini kestiği sırada onun nereye gideceği aklına gelmiş. Tabii ki bizim arada gittiğimiz VolDum obasında demiş. Ve gerçekten de orada bulmuş kendisini. Volkican’ın etrafını usul usul sarıp sarmalamış. Volkican dostunu gördüğü için çok mutlu olmuş. Duman ona her şeyi bir bir anlatmış. Bu duruma sevinen Volkican, o zaman haydi hemen kasabaya gidelim demiş. Dumanla beraber kasabaya varmışlar. Kasabanın meydanında onları bekleyen Kasaba halkı, Volkican’ı görünce yanına gelip tek tek özür dilemiş. Sonra da Volkican’a yaklaşıp istediğin zaman ateş yakıp dostunu çağırabilirsin. Senin sayende hem okuyup, araştırmayı hem de dostluğun ne kadar önemli bir şey olduğunu öğrendik. Sizin dostluğunuza hepimiz şahit olduk demişler. Volkican bu duruma çok sevinmiş, kasaba halkına dönüp; yapabileceğim bir şey olursa sizin için seve seve yaparım ve ayrıca ateşte yemek pişirmenin çevreye zararı olmayacağını söylemiş. Böylece çoğu kişi de yemek pişirmek için ateş yakmaya başlamış. Kasaba halkı artık okuyup, araştırmaya başlamış. Volkican ile Volkican’ın dostu olan Dumana da aklına takılan soruları soruyorlarmış. Herkes bu durumdan çok ama çok memnunmuş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Start typing and press Enter to search

Skip to content