ZAR KANATLI SONBAHAR

Print Friendly, PDF & Email

Sonbahar masal mevsimidir bilir misiniz? Ne yaz gibi kırmızı, ne kış gibi beyaz, ne de bahar gibi yeşil. Sonbahar gökkuşağı gibidir. Ağaçların dallarından tüm renkler fışkırır. Horona durur doğa. En çok da masalların simgesi elmalar coşar. ”Kime düşsem kime düşsem?” diye sağda solda iyilik güzellik aramaya başlar. Tüm insanlar o zaman farkına varır ektiğini biçme vakti, sonbahar geldi.

Yalnız elmalar değil üzümler de bereketle doldurur sepetleri, şıraları pekmezleri. Zahmetle dolgunlaşan güzel tenini ezerler de şifaya dönüştürürler lezzetleri. Ah o incirler yok mu, ölmeden önce sarıp sarmalamak ister tüm toprakları, bahçeleri . Tıpkı yaşlı insanlar gibi onlar da daha sıkı yapışırlar hayata ve toprağa. Daha çok güneşe dönerler yüzlerini günebakanlar gibi. Sonbahar ah sonbahar, o umudu barındırır. Kış için yapılan tarhanada, turşuda, eriştede, sıcacık sofralara oturulacak, bulgur aşına sallanacak kaşıkların ,huzurlu ocakların umudu vardır. Doğayla iç içe çalışarak tarlada bağda ya da ofiste geçmiş hareketli günlerin ardından evlerimize, oradan da daha içeriye ruhumuza dönük günlerin habercisidir sonbahar.

Muhasebe mevsimidir güz mevsimi. Topladıklarını, ektiklerini, biçtiklerini döker eteğinde biriktirdiklerini. Neyi yanlış yaptım, neler kaldı geriye geçmiş günlerden? Hatalar bizi büyütür. Geri dönüp bakınca gülümseyerek anlatırız çoğunu. Yaptığımız hatalardan çok yapamadıklarımıza üzülürüz. Cesaret edip gidemediğimiz yerlere, kaçamaklara, iş fırsatlarına, sevdiğimizi söyleyemediğimiz sevgilinin gidişine. Sonbahar “Muhasebeni yap ve toparlan” der. Yapamadıklarını yapmak için bir fırsat daha olduğunu hatırlatır. Ders verir ama en çok da umut verir. Sonbahar hayatın gizeminin çözüldüğü yerdir. Bana göre sonbahar bir zaman değil de mekan sanki. O hep orada durur. Kimileri sonbaharı daha önce bulur cenneti bulmuş zar kanatlı bir kelebeğe dönüşür. Zamanından önce gelenler sadece rüzgarı, yağmuru, güz fırtınalarını, savrulan yaprakları görürler. Yırtılır kanatları ve olgunlaşamadan ayrılırlar cennetten. Onları soğuk bir kış bekler. Oysa içinde incisini taşıyan, bu karın ağrısı ile büyüyen insan görür gökkuşağının tüm renklerini. Sonbaharın dürüstlüğüne tanık olur. Onun bahar gibi “Yalnızca yaşa, ye, iç, eğlen. Ölüm yok ya ucunda “ diyerek yalan söylemediğini bilir. Sonbahar dürüsttür. Kandırmadan söyler Ölüm var ama bu bir yok oluş değil ona göre yaşa . Bu dönüşümün başlangıcıdır. Neye dönüşmek istiyorsan sen seç.

Ağaçlar yapraklarını döküp kendini kışa hazırlarken onu izleyen akıllı insan kendisini önündeki günlere nasıl hazırlayacağını düşünür. “Biriktirerek” Biz hep böyle öğrendik. Bundan kızdık zavallı ağustos böceğine yıllarca. Ama değilmiş yanlış şeyleri biriktirmişiz. Eşi ,dostu, sevgiyi, iyiliği güzelliği, yaptığımız yardımları düşünün . Sonra servetinizle kaçını satın alabileceğinizi. Hadi artık biraz yalnızca biz olarak yaşayalım Maskelerimizi çıkarıp içimizdeki şarkıyı duymaya çalışalım. Çocuk olalım. Körebe oynarken görmeğe çalıştığımız o günlerin hatırına gözlerimiz görürken kapatmaya çalışmayalım. Şimdi biriktirme vakti değil hayır BIRAKMA vakti. Eteğimizdeki taşları dökme, bedenimize yük olanları dağıtma, ruhumuza yük olanları anlatma vakti. Sakin bir teslimiyetle arınma vakti. İşte bunu yaparsak egolarımızdan arınıp temiz bir cemre bırakırız havaya Ancak o zaman zar kanatlarımız bizi gökkuşağının altından uçurup, götürecek erguvan kokulu cennet bahçelerine.

SONBAHAR NEDİR?

SİZ ACININ TADINI BİLİR MİSİNİZ?

O GÖNLÜ SARMALAYAN YAKAN TADI.

KOCAMAN GÜRÜL GÜRÜL BİR ALEV GİBİ DEĞİL DE,

İNCECİK BİR TÜTSÜ GİBİ YAVAŞ YAVAŞ YANANI.

HAFİF AMA HEP YANAN BİR SIZI

VE ARDINDAN KALAN KOCA BİR İZİ BİLİR MİSİNİZ?

SONBAHAR İŞTE TAM DA BÖYLEDİR;

ALEVLER GELİP GEÇER

KÜÇÜK BİR TÜTSÜ KOKUSU ÜZERİNDE

HATIRALAR EŞLİK EDER.

Start typing and press Enter to search

Skip to content