BİR ALTIN VERDİM BİR SÖZ ÖĞRENDİM

Print Friendly, PDF & Email

Aklıma koydum planı . Balığa vurdum palanı. Bindim balığın sırtına, dedim kavak yetmez hadi gidelim aya. Ay’ı basmış fareler izmizi sürmüş kediler. Bir rahat vermediler. Dedim balığa Ay yetmedi yürü gidelim Mars’a . Mars’ta buldum bir arsa. Balık ekti buğdayı ben de sürdüm darıyı. E masalcı da anlatsın artık masalı.

Zamanın birinde yoksul , yaşlı bir kadın ile onun yakışıklı mı yakışıklı , boylu poslu ama bir o kadar da toy bir oğlu yaşarmış. Kadın oğlunu uzak bir şehirdeki yakının yanına göndermiş. Hem dünyanın kaç bucak olduğunu anlasın hem de cebine üç beş kuruş geçsin diye.

Oğlan bir inşaat ustasının yanında çalışmış senelerce. ellerindeki iş bitince ustasından hakkını istemiş. Ustası da “Akşama bize gel evlat” demiş.

Akşama gitmiş delikanlı bir de ne görsün. Ustası koca bir kazana su doldurmuş elinde bir kese altın oturuyor başında.”Şimdi söyle evlat ben bu altınları suya bırakınca suyun yüzünde kalanları mı yoksa dibe çökenleri mi istersin? Delikanlı “Tabi ki dibe çökenleri isterim usta hiç altın suyun yüzünde mi kalırmış?” demiş. Pekala demiş usta ve altınları salmış suya. Dibe çöke çöke 3 altın çökmesin mi. Delikanlı “Yok usta bunu saymam bu işte bir hile var. Tekrar at bu sefer suyun yüzünde kalanlar benimdir.” demiş.

—Hay hay . demiş ustası ve tekrar atmış altınları suya. Bu sefer de hepsi dibe çökmüş yüzünde kala kala 3 altın. Oğlan boynunu bükmüş kısmetine razı olmuş.

Ustası “Beni burda bekle.” demiş ve mutfağa gitmiş.Geri geldiğinde fırından yeni çıkmış kocaman bir somun ekmek tutuyormuş elinde. ”Bu da senindir evlat. Al ama sakın yolda yeme eve varınca ananla yiyeceksin” demiş ve eklemiş. ”Burdan giderken yolda Hocalar Köyü vardır oraya uğra ve çok alim bir hoca var onun da ilminden faydalan .“demiş. “Ama unutma o hocanın her sözü bir altın değerindedir. Haydi uğurlar olsun.” Helalleşmişler oğlan yola düşmüş içinde bir kurtla “Zaten üç altın verdi onu da ordaki adama yolluyor. “diye.

Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş. Bir de bakmış ki ancak bir arpa boyu yol gitmiş. Varmış malum hocanın köyüne . Niyeti çekip gitmekmiş. Ama yüreğindeki merak kuşu uyanmış bir kere . ”Bir altından ne olacak kim bilir ne kadar önemli şeyler söyleyecek?” Dayanamamış gitmiş hocanın önüne koymuş bir altını. Hoca kafasını kaldırmış ve :

__Gece vakti bir eve varırsan kapıyı bir kadın açarsa sakın içeri girme. Demiş.

Oğlan şaşırmış bunda ne var ki bunu ben de bilirdim .Diye düşünmüş.Ama 2.altını da vermiş. Hoca:

__Derenin geçidini görmeden sakın karşıya geçme. Demiş. Delikanlı bunlar beni salak buldular böyle böyle altınlarımı alıyorlar diye düşünmüş. Sonra da aman ha iki altın, ha üç altın demiş son altını da vermiş. Hoca bu kez:

__Gittiğin bir evde sana sonsuz ikramda bulunacaklar sakın nedenini sorma sakın yeter deme. Demiş.

E gitmiş elinden üç altın da. Vay başıma hay başıma diye çıkmış yola. Çayır çimen geçerek arpa buğday biçerek varmış bir köye. Gün kararmış gökte yıldızlar yerini almış. Çalmış bizim oğlan bir kapıyı, geceyi geçirmek için. Yavaşça açılmış kapı ki bir ahu, güzeller güzeli. Ayın ışığı gölgede kalmış. Buyur etmiş bizim oğlanı. Kanı kaynamış delikanlının :

_Ama yoook girmem ki, bir altın verdim bir söz öğrendim girmem.Demiş.Dönmüş arkasını başka bir kapıya gitmiş. Neyse efendim uzatmayalım almışlar oğlanı yedirip içirip yatırmışlar aşağı. Gecenin bir yarısı kıyamet kopmuş. Patırtılar, gürültüler oğlan korkudan don gömlek atmış kendini dışarı tam çıkacakken ev sahibi:

__Hayrola evlat nereye böyle?

__Duymuyor musun adam kesiyorlar.Demiş.

__Korkma o ses yandaki güzel hatunun evinden gelir. Adamları eve alır.Gece yarısı kocası eve gelince kızılca kıyamet kopar böyle.Demiş.

__Neyse bir altın verdim ama boşa gitmedi . Demiş ve sabah yola çıkmış.

__Bir altın verdim bir söz öğrendim ben neredeydim nerelere geldim. Diye diye varmış bir derenin kıyısına. Aşağı yürümüş yukarı yürümüş ne bir köprü ne bir geçit. Oturmuş su içmiş geçmemiş . O sırada bir atlı gelmiş ve hiç bakmadan atıyla atlamış azgın sulara. At çabalamış apalamış sonunda üstündeki atlıyı suya düşürmüş. Kendi dışarı çıkmış. Delikanlı hemen atı sakinleştirmiş. Bakmış eğerleri de altın dolu.”Şansa bak. Bir altın verdim bir söz öğrendim. Hem ata hem altınlara sahip oldum .”Diye çok sevinmiş. Sonra bir kervan gelmiş belli ki yolu biliyor. Derenin bir yerinden tek sıra geçmişler bu da peşlerinden:

__Bir altın verdim bi söz öğrendim yoksa bu dereyi ben geçemezdim. Diye diye varmış bir dağ köyüne.

Köyde bacası tüten tek evin kapısını çalmış. Eskiden böyleymiş geleni Tanrı misafiri der içeri alırlarmış. Burda da kapıyı kelli felli pala bıyıklı bir adam açmış. Almışlar içeri. Başlamışlar bir izzet ikram ki sormayın çünkü o da sormuyor. Niye sorsun bir altın verdi bir söz öğrendi. Neyse efendim. Demişler doydun mu? Demiş:Doydum. Hadi o zaman yatıralım. Burada da yedi kat yatak sermişler gene nedenini sormamış.

Sabah olup uyanınca bir de bakmış ev sahibi başında bekliyor.”Gel sana evi gezdireyim “deyince oğlan demiş hayır olsun. Düşmüş peşine Girmişler bir odaya; bir köşeye duvar örülmüş bir kadının sadece başı dışarda. Gözlerinin feri sönmüş yüzü gözü kir içinde. Yerde atlas bir döşek üstünde tüyleri pırıl pırıl bakımlı bir köpek. Adam köpeğin önünden artık etleri alıp kadına fırlatmış yesin diye. Delikanlı çok şaşırmış ama hiç bir şey sormamış.Ev sahibi :

__Hiç bir şey sormayacak mısın ,neden demeyecek misin?

__Bu adam gece melekti içinden şeytan çıktı .Diyecek olmuş hocayı hatırlamış susmuş

__Bak evlat sen toysun bu senin aklın değil nerden aldın akılı? Deyince oğlan her şeyi anlatmış. Adam sen sormadın kazandın. Sana her şeyi anlatacağım ama önce bir oda daha var oraya da bak. Demiş.

Odaya gitmişler burası da kule gibi ama tavanı yok.Bir yanda baştan kule bir yanda leşten kale. Adam soranları kesmiş.Başı bir yanda gövdesi bir yanda. Oğlan zor atmış kendini dışarı.

Adam başlamış anlatmaya:

___Biz karımla bir gün bir dağ köyüne gidiyorduk. Önümüze bir boz ayı çıktı. Beni bağladı hanıma yemek yaptırdı.Tam ayı uyuyunca hanıma seslendim.”Hanım kalk sessizce beni çöz gidelim. “ Dedim o ne yapsa beğenirsin.”Ayı bak beyim ne diyor demesin mi? Ayı bana bir pençe vurdu bereket ölmedim. Döndü arkasını uyudu . Bu zavallı köpek iplerimi çözdü de kurtuldum . Ayıyı oracıkta vurdum tüfeğimle, hanım da işte bu durumda. Şimdi sen söyle hak etti mi etmedi mi?

Delikanlı yine susmuş cevap vermemiş. Hadi var git yoluna demiş adam. Çıkmış oradan soluksuz koşmuş bir ağacın altına kadar. Ama orada düşünmüş sus konuşma dediler ama yüreğine söz geçirememiş ne olursa olsun br insan öyle yaşamamalı diye geceyi beklemiş . Arkadan dolaşıp kadını kurtarmış.Kadın:

__Sağol evlat , amcana anlatamadım o gece ayı hiç uyumadı ben öyle söyleyip güvenini kazandım o sayede köpek ipini keserken hiç bakmadı. O beni hiç dinlemedi sen sağol . Demiş. Oğlan kadını babasının köyüne bırakmış

Az gide uz gide ,”Üç altın verdim üç söz öğrendim yoksa bu sırrı ben çözemezdim.“ diye diye varmış evine. Anasının elini öpmüş boynuna sarılmış. Başından geçenleri anlatmış. Derken ekmek gelmiş aklına.

__Ana getirde yiyelim. demiş. Bir de kesmişler ki içi köz gibi altın dolu. Gülmüşler kahkaha atmışlar.

Toplayıp o kahkahaları getirdik bu mekana. Onlar orada sefada bizler burada cefada.

Gökten üç elma düşmüş.Biri bana, biri dinleyenlere biri de alimlerin kıymetini bilenlere.

BİR BAYBURT MASALI

BAYBURTLU PERRAN KUNAR ‘DAN DERLEME

DERLEYEN GÖNÜL AKDENİZ AKIN

Start typing and press Enter to search

Skip to content