Ayrık Otu Çiçeği

Print Friendly, PDF & Email

Hoppala hoptan, annem bana bir ceket dikti çerden çöpten, ilikleri sarımsaktan, düğmeleri turptan, sonra da bana bir gemi satın aldı karpuz kabuğundan, bende kafama bir şapka uydurdum su kabağından oldum mu size kaptan, atladım gemime yetmiş karga tayfa oldu girdi emrime, dedim kargalara alarga böylece açıldık engine eeeeee akşam oldu efkârlandım ben yine çağırdım geminin masalcı başını dedim ki yedin ise aşını anlat bize masalını, masalcı başladı anlatmaya bal ile kaymağı bir bir birine katmaya. Bir varmış bir yokmuş sizden delisi hele hele bizden delisi hiç yokmuş. Buradan çok uzak ülkelerden birinde bir saray varmış bu sarayın dillere destan gören gözlerini kendine hayran bırakan bir bahçesi varmış bu bahçede gök kuşağının tüm renklerini barındıran mis kokulu çiçekler bulunurmuş. Sarayın bahçesinin işini çok severek yapan bir bahçıvanı varmış. Bahçıvan bilirmiş hangi çiçeğin ne zaman neye ihtiyacı olduğunu hangisinin güneşe, hangisinin suya hangi gül hasta, hangi karanfil yasta hepsini bilirmiş Çiçeklerde çok severmiş bahçıvanı her fırsatta ona olan sevgilerini göstermek için sunarlarmış rengârenk çiçeklerini İyi yürekli bahçıvanda bu çiçekleri özenerek dalından koparır padişaha ve sultanına sunarmış her gün. Günlerden bir gün öyle güçlü bir rüzgar esmiş ki uçurmuş tüm ağaçların kurumuş yapraklarını, savurmuş dallarını oradan oraya. Rüzgar küçücük bir tohum getirmiş kıp kırmızı gül ağacının yanına. Gül hemen köklerinin dibinde küçük tohuma yer vermiş, suyunu paylaşmış küçük tohumla aradan ne kadar zaman geçti bilinmez ben diyeyim beş gün siz deyiverin on gün minik tohum güçlenmeye toprağın altından çevirmiş yüzünü gökyüzüne güneşe.

Gül demiş ki dostum seni daha önce buralarda hiç görmedim söyle bana sen kimsin?

Minik tohum gülümseyerek ayrık otu derler bana. Gül şaşkınlıkla daha önce hiç duymadım senin adını oysa ki tüm tohumları bildiğimi sanırdım diye karşılık vermiş ayrık otu çiçeğine ve sonra dönmüş bahçedeki diğer çiçeklere siz duydunuz mu hiç biliyor musunuz diye sormuş çiçekler ağız birliği etmişçesine duymadık bilmiyoruz demişler, sadece yaşlı sümbül ben dedelerimin bize anlattıklarından hayal meyal hatırlar gibiyim demiş ama oda emin olamamış konuşmaları duyan mor menekşe evet evet ben ayrık otu çiçeğini daha önce duymuştum deyince ayrık otu birden heyecanlanmış yapraklarını oynatmış sevinçten tamam tamam bende sizi hatırladım şimdi bundan çok çok uzun zaman önce benim dedelerim ve sizin dedeleriniz Ayşe Sultanın bahçesinde birlikte yaşarmışız ta ki o kötü güne kadar demiş üzgün bir sesle, hiç anlatıp tadınızı kaçırmayayım şimdi demiş. Bahçedeki tüm çiçekler merakla anlat haydi anlat deyince başlamış ayrık otu çiçeği anlatmaya… Benim büyük dedem günlerden bir gün Ayşe Sultanın Bahçesinden ayrılmak istemiş fakat bahçıvan dedemin ayrılmasına izin vermemiş, dedem bu duruma içerlemiş, O gün Ayşe sultana çiçek sunma sırası biz ayrık otu çiçeklerindeymiş ama dedem üzüntüsünden verememiş çiçeklerinden bu duruma çok sinirlenen bahçıvan tuttuğu gibi bahçedeki tüm ayrık otu çiçeklerini söküp atmış işte o günden sonra sadece on kök kaldık bu dünyada şimdi sizden isteğim sevgili dostlarım izin verin bana bu bahçıvan beni görmeden büyüyeyim bu bahçede yoksa oda beni istemez ve benim köklerimi söküp atar bu bahçeden demiş ve sessiz sessiz başlamış ağlama. Tamam tamam demiş bahçedeki tüm güzel çiçekler sen üzülme biz sana yardımcı oluruz. O günden sonra paylaşmışlar besinlerinden bölüşmüşler sularından. Ayrık otu çiçeği gün be gün büyümeye başlamış serpildikçe serpilmiş. Günlerden bir gün işini çok severek yapan bahçıvan birden bire hastalanmış, artık hiç hali yokmuş çiçeklerle ilgilenmeye istirahat edip hastalığının iyileşmesi için müsaade istemiş padişah ve sultandan. Bahçıvan çiçekleri ve bahçeyi başka bir bahçıvana emanet ederek iyileşmek için ayrılmış saraydan. Ne var ki bu bahçıvan ağaçları, çiçekleri seven biri değilmiş çiçeklerin neye ihtiyacı olduğunu bilmez, tüm gün ceviz ağacının gölgesinde tembel tembel oturur yada uyuklarmış. Günler günleri kovalamış bahçedeki tüm çiçekler bakımsız kalmışlar, günden güne solmaya başlamışlar. Meydanı boş bulan ayrık otu çiçeği köklerini salmış toprağın altına, sıkı sıkı tutunmuş toprağa ve hey demiş böbürle beni dinleyin bundan sonra bu bahçede ben ne dersem o olacak kime ne kadar su verirsem o kadar alacak yoksa köklerimle gelir sizi sıkı sıkı sararım demiş kendine yapılan iyilikleri unutarak. Bahçedeki tüm çiçekler şaşırmışlar mücadele etmek istemişler ama o kadar güçsüzlermiş ki başaramamışlar. Kötü gün kararıp kalır mı hiç, bir gün muhakkak güneş doğar. Bahçıvan sonunda iyileşmiş bir bakmış ki bahçe bakımsız çiçekleri bükmüş boyunlarını her tarafı sarmış ayrık otu. Bahçıvan almış hemen eline çapayı başlamış çapalamaya ama ayrık otu kendinden o kadar eminmiş ki kapladım tüm bahçeyi asla benim kökümü kurutamaz diye düşünüyormuş fakat bahçıvan sabırla gecesini gündüzüne katarak temizlemiş tüm bahçeyi ayrık otundan sadece bir kök bırakmış sarayın bahçesinde ayrık otu bu durum karşısında tekrar yalvarmaya başlamış lütfen bana yardım edin müsaade edin büyüyeyim yine sizin aranızda. Peki inanır mı diğer çiçekler ayrık otuna bu sefer yaşlı sümbül ayrık otuna dönerek demiş ki ,

Farklı renklerde ve farklı kokularda biz hepimiz bu bahçede kök saldık sevgi, barış ve umudun yanında yer aldık. Bahçıvan ayrık otu çiçeğinin son kökünü de çapasıyla çekmiş almış, o günden sonra tüm çiçekler mutlu yaşamışlar. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Bahar ARVASİ

ANONİM

Start typing and press Enter to search

Skip to content