MASALSIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR

Print Friendly, PDF & Email

Masallar hayallerin annesidir, diyorum ben. Çünkü masallar doğuruyor hayalleri. Masal olmazsa hayaller de olmuyor maalesef. Bir çocuğa bırakabileceğimiz en güzel miras; hayal gücü olmalıdır. Var olan hayal gücü ile o tüm dünyaya meydan okuyabilir, hayatını yönlendirebilir ve kazanabilir.

Peki şimdilerde büyüyen çocuklarımızın niye hayal gücü yok, niye ekran başlarına kilitlenmiş durumdalar, neden bir oyun kuramıyorlar, hiç düşündünüz mü? Ben cevap vereyim; hazır kurulu bir oyunun içine kolayca dahil olmak varken, niye uğraşsınlar ki? Kurallar belli, oyuncular belli, hedef belli, yapması gerekenler belli, düşünmeye hiç gerek yok, hayal kurmaya hiç gerek gerek yok!

Zor olan, bir oyun kurabilmek, hayal gücünün el verdiği doğrultuda kurallar belirlemek, hedefler koyabilmek… Hayalleri var belki ama o hayali gerçekleştirebilecek güçleri yok. O gücü toplayabilmek için masallara ihtiyaçları var.

Masallarda yer alan hikayeler aslında insanı anlatıyor; olmak istediğimiz insanı… Hayaller kurarak yolumuzu bulmaya bizi sevk ediyor. Dinlediğimiz her hikayede biz de o masalın baş kahramanı olmayı deneyimliyor, olaylar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini gözlemliyoruz. Masallardaki devlerle, ejderhalarla nasıl savaşabilir ve sonunda nasıl kazanabiliriz, bunu öğreniyoruz. Mücadele etmeyi, yolumuza çıkan her bir zorluğa göğüs germeyi hayal ederek gerçek hayatın bir provasını yapıyoruz. Böylelikle güçleniyor, hayal gücümüzü geliştiriyoruz.

Ya hiç masal duymamış çocuklara ne oluyor? Onlar televizyon ve bilgisayarların zihinlerine verdikleri kadarıyla hayallerini inşa etmeye çalışıyorlar. Dört tarafı çizilmiş sınırlarla hayal etmeye gayret ediyorlar. Süper kahramanların(!) şiddet içerikli dansını izliyor, o tertemiz zihinlerinde anlamlandırmaya çalışıyorlar.

Masal kitaplarında anlatılanları hayran hayran dinlerken artık televizyonda izlediklerini ‘gerçek’ olarak anlamlandırıp zihinlerine yerleştiriyorlar. Çünkü altı yaşına kadar bir çocuk hayal ile gerçeği ayırt edemez. Gördüğü her şey onun için gerçektir. Ancak dinlediği masallar öyle değildir. Masallarda da olağan üstü hayvanlar, devler, süper kahramanlar olabilir. Önemli olan bu kahramanların nasıl yansıtıldığı ve gerçekliğinin okuyucunun zihninde oluşturulmasıdır.

Hikaye ve masalların alternatif gerçeklik etkisiyle beyni ve ayna nöronlarını olumlu yönde etkilediği bilim uzmanları tarafından kabul edilmektedir. Masallar dinleme becerilerini geliştirirken, televizyon ve bilgisayarlar belli başlı normlara dayatılmaktadır. Ekranın dört köşe ile sınırlandırılmış dünyasında çocuğa verilen mesajların algılanıp yararlı olmasını bekleyemeyiz. Yoksa yapılan dizi ve filmlerde gördüğümüz ahlaki değerlerini kaybetmiş, iyi ve kötüyü ayırt edemeyen bir nesil yetişmiş olacak.

‘Masal dinlememiş çocuklar kendi resimlerini bile cetvelle çizer’ diyen Cemal Süreya ne kadar da haklı. Hiç masal dinlememiş, hayal dünyasının eşsiz güzellikleriyle hiç tanışmamış bir çocuk bütün dünya için kayıp bir çocuktur. Hiç masal dinlememiş bir çocuk, hiç bir zaman tam olarak hayal gücünü keşfedememiş bir çocuk olarak kalacak demektir.

Kim bilir belki içlerinden bir çocuk dünyayı kurtarabilecek, zaman makinası icat edebilecek, uçabilmeyi bizlere öğretebilecektir. Ne o şaşırdınız mı? Ne yani biz de mi hayal kurmayalım?:)

Hayal bir başlangıçtır. O başlangıç noktasına gelebilmek için masallar bizim geçiş biletimizdir.

ELİF ÖZCAN

EĞİTİMCİ&YAZAR

ÇOCUK GELİŞİMCİ

Start typing and press Enter to search

Skip to content