SİHİRLİ FIRIN

Print Friendly, PDF & Email

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok uzak diyarlarda bulunan küçük bir şehrin, Kalem ilçesinde bir aile yaşarmış. Bu ailenin bir kızı, bir de erkek iki çocuğu varmış.

Bu çocukların birinin ismi Limon, diğerinin ismi ise Kirazmış. Limon; kardeşlerin en büyüğüymüş saçları sapsarı güneş gibi parlakmış. Kız; ise ikinci çocuklarıymış bir gülümsedi mi? yanakları kiraz gibi al al oluyormuş. Limon ve Kiraz birbirlerine yardım ederlermiş, abi kardeş hiç bir kere bile değil kavga etmek, birbirlerine bir kere dahi kötü söz dahi söylememişler.

Ama tek bir kusurları varmış; o da ders çalışmayı sevmeyişleriymiş. İkisi de aynı okulda aynı sınıftalarmış, ikisi de sınıfın en tembel öğrencileriymiş. Öğretmenleri ve ailesi ne yapsa da ders çalışmayı bir türlü sevdirememişler. Anne ve babaları bu durumdan dolayı çok üzgünlermiş çünkü yaşadıkları ilçe, Kalem ilçesi olduğu için tüm komşularının çocukları okumayı, yazmayı seviyor ama kendi çocukları tembel olduğu için hiç kimse o aile ile komşuluk yapmıyorlarmış.

Limon ve Kiraz; yine sabahleyin kalkıp, kahvaltılarını yaptıktan sonra evden çıkmışlar az gitmişler uz gitmişler bir arpa boyu yol gittikten sonra okulun binası uzaktan görünmeye başlamış. O sırada yürürlerken bir ses işitmişler. Limon, meraklı olduğu için dayanamamış sesin geldiği yere gitmeye karar vermiş. Kiraz da abisiyle birlikte yürümüş, bu ses ileride ki bir kuyudan geliyormuş, aşağıya bir bakmışlar ki yaşlı bir amca kuyunun içine düşmüş. Limon ve Kiraz kravatlarını çıkartıp kravatları birbirine düğümledikten sonra kuyuya sarkıtmış, ancak dede o kadar ağırmış ki, limonun gücü yetmemiş, bunu gören kiraz da abisine destek olmak için o da abisinin arkasından çekmeye başlamış. Uzun uğraşlar sonunda, yaşlı amcayı kuyudan çıkarmışlar. Yaşlı amca hayatını kurtaran çocuklara çok teşekkür etmiş ve beyaz eşya dükkanında çalıştığını ve kendilerini okul dönüşü dükkanında beklediğini söylemiş. Limon ve Kiraz mutlaka geleceğiz amca demişler ve okula gitmişler. Yine her zaman ki gibi ikiside hiçbir şey yapmadan, tek bir derse dahi katılmadan zamanlarını doldurmuşlar ve okul çıkışı saati gelmiş. Okuldan çıktıktan sonra, eğri büğrü yolları aşıp yaşlı amcanın tarif ettiği dükkanı bulmuşlar ve içeri girmişler.

Dükkandan girer girmez, dükkanın girişinde bulunan kırmızı renkli Fırın, Limonun dikkatini çekmiş. Öylesine dikkatini çekmiş ki, fırının tüm düğmeleriyle uğraşıyormuş. Çocukları dükkanın girişinde gören dede çok sevinmiş. Limonun o fırını sevmesi de gözünden kaçmamış.

Yaşlı amca çocukları karşıladıktan sonra; onları dükkanın alt katına indirmiş. Burası tamamen birbirinden eski ve değerli kitaplarla dolu bir odaymış. Sizleri buraya bunun için çağırdım çocuklar ikinizde öğrencisiniz, benim size vermek istediğim birkaç kitap var; bu kitapları okursanız hayatınız tamamen değişir demiş. Limon ve Kiraz; biz ikimizde kitap okumasını sevmiyoruz. O yüzden bu kitapları da almak istemiyoruz demiş. Yaşlı amca peki çocuklar öyle olsun ama eğer fikriniz değişirse, kitaplar her zaman burada demiş. Limon ve Kiraz, yaşlı amcaya teşekkür edip dükkandan ayrılmışlar. İkisi de eve vardıklarında Limon bir de ne görsün! yaşlı amcanın dükkanında beğendiği fırın mutfakta duruyormuş. Limonun annesi bu fırını, bir amca senin için göndermiş oğlum demiş. Limon çok sevinmiş bu fırını görünce, hemen odasına çıkmış. Üstünü değiştirip kardeşiyle beraber oyunlar oynamaya başlamışlar, hafta sonu da bu şekilde geçmiş. Yarın okul olduğunu fark eden limon; yarın matematik ödevi vardı, eğer ödevi yarına yapmazsak hoca okuldan kovulacağımızı söylemişti ne yapacağız diye kara kara düşünmeye başlamışlar, ama akıllarına hiçbir şey gelmemiş. Akşam olunca yatmışlar, sabahleyin limon matematik kitabını okula götürmek istemediği için, yeni gelen fırının kapağını açıp kitabı, fırının içine koymuş. Fırının içine kitabı koyar koymaz ,fırından sarı ışıklar püskürmeye başlamış, Limon korktuğu için kapının arkasına saklanmış, yansıma kesildikten sonra fırını açmak için gittiğinde, gözlerine inanamamış, fırının içinde koskocaman yaş pasta duruyormuş. Limon, bu güzelim pastayı görünce kardeşini bile çağırmak aklına gelmemiş. Kocaman pastadan bir dilim alır almaz tüm rakamlar gözünün önünde dans ediyormuş adeta, her yerde dans eden rakamlar görüyormuş. Pastayı bitirdiğinde tüm işlemleri hafızadan çözmeye, tüm formüllerin kendisiyle konuştuğunu duyuyormuş.

Kardeşi, geldiğinde limonun ağzının kenarına değmiş olan vanilyayı görünce bu pastayı nereden aldığını sormuş? Limon, yarı uykulu yarı uyanık halde o pasta değil kitap, o pasta oldu bu pastayı fırın yaptı demiş; ama kardeşi inanmamış. Evden çıkıp okul yolunu tutmaya başlamışlar. Bir arpa boyu yol gittikten sonra okuldan içeri girip sınıflarına gelmişler. Son derse kadar sessiz olan Limon, matematik dersinde bir filozof edasıyla tüm soruları tık tık tık! anında yapmaya başlamış, bunu yaparken kalem kağıt bile kullanmıyormuş. Bu duruma başta kardeşi olmak üzere, öğretmeni ve arkadaşları da hem şaşırmış hem de hayret etmişler.

Okul çıkışı kardeşi o zor problemleri nasıl çözdüğünü sorduğunda, fırın sayesinde demiş. Kardeşi buna inanmayınca, birlikte kütüphaneden bir kitap almışlar eve geldiklerinde, beraber o aldıkları kitabı fırına atmışlar. Fırından sarı ışıklar yayıldıktan sonra fırının kapağı kendiliğinden açılmış ve çilekli bir yaş pasta varmış içinde . Kardeşi bu duruma inanamamış. Pastayı yedikten sonra ikisi de tüm ülkeleri, coğrafyaları tek tek saymaya başlamışlar. Artık her gün beraber kütüphaneye gidiyorlarmış ve birkaç kitap alıp fırında pastaya çevirip çevirip yiyorlarmış. Öyle ki artık, okulun iki çalışkan öğrencisi haline gelmişler. Öbür ay okulun bilgi yarışması varmış. Bu durumu merak eden öğretmen; onları takip etmeye karar vermiş. Çocuklar içeri girince hemen doğruca mutfağa girmişler ve aldıkları kitabı fırına atmışlar ve fırının açılmasıyla yansıyan pastaları gören öğretmen, çok şaşırmış, çalışkan olmalarindaki sırrı öğrenmiş olmuş. Okuldayken bu iki öğrencisini yanına çağırıp gördüklerini söylemiş ve eğer bir daha pastayı kitaba dönüştürürseniz, bilgi yarışmasında bu yarışmayı hileyle kazandığınızı söylerim, tek tek anlatırım bu durumu herkese demiş. Limon ve Kiraz öğretmenine söz vermişler; Öğretmeni, bana çalışacağınız kitapları getireceksiniz o kitaplardan size sorular soracağım, çalışıp çalışmadığınızı o zaman anlarım demiş? Bunun üzerine Kiraz ile Limon yaşlı amcanın dükkânına gitmişler ve o kitapları alacaklarını söylemişler. Yaşlı amca , mutlu bir şekilde alt kata inip kitapları almış ve Limon’a vermiş. Limon ve Kiraz gecelerini gündüze, gündüzlerini geceye katıp çalışmaya başlamışlar, okudukça yeni bir şeyler öğrenmenin tadına varmışlar, daha önce bu güzellikten mahrum kaldıkları için zamanlarını boşa geçirdikleri ve de öğretmenlerinden yeni bilgiler istifade edemedikleri için kendilerinden utanmışlar. Yarışmaya bir gün kala kitapları da alıp hocanın yanına gitmişler ve seçtikleri kitapları hocaya vermişler. Hoca, kitapları incelemiş ve tek bir soru dahi sormadan, benden geçer not aldınız bundan sonra yarışmada birinci olsanız da olmasanız da benim gözümde en çalışkan öğrencilerimsiniz artık demiş. Kiraz ile limon şaşkınlık içerisinde kitapları alıp eve dönmüşler. Son kez birlikte çalıştıktan sonra, limon su içmek için mutfağa inmiş, suyu aldıktan sonra arkasından birinin, başarılar limon diye! seslenmesini duymuş, korktuğu için hemen ışığı yakmış bir de bakmış ki, kendisiyle konuşan fırınmış! Fırın, limona senin bana attığın kitapların beyninde kalma süresi kısa, ama senin öğrendiğin bilgiler bir ömür aklında kalır demiş. Limon, Fırına; ama bir süreliğine de olsa bilgiyi senden tatmak çok lezzetliydi demiş.

Limon ve fırın bir süre daha konuştuktan sonra limon odasına çıkıp uyumuş. Sabah olduğunda Limon ve Kiraz kahvaltıyı yaptıktan sonra, evden çıkmışlar bir arpa boyu yol gittikten sonra okula gelmişler, herkes yerini almış.

Limon ve Kiraz tüm sorulan sorulara en önce cevap vermişler ve yarışmada birinci olmuşlar. Limon ve Kiraz doğruca yaşlı amcanın dükkânına gitmişler ve yaşlı amcaya verdikleri kitaplar için teşekkür etmişler. Yaşlı amca, ben bir şey yapmadım ki evlâdım, kitabı değerli yapan sizlerdiniz eğer o kitabı okuyacak birisi olmazsa, tek başına ne değeri olur kitabın. Artık öğrendiğiniz bilgiler size ait, daima yeni bir şeyler öğrenin ve öğrendiğiniz bilgileri ev hanenizdekilere de öğretin çocuklar, bilgi paylaştıkça çoğalır, çoğaldıkça yayılır.

Bundan sonra bu kütüphane sizin istediğiniz zaman gelip burdan istediğiniz kitapları okuyabilirsiniz demiş yaşlı amca. Kiraz ile Limon bu duruma çok sevinmiş ve yaşlı amcaya teşekkür ettikten sonra dükkandan ayrılmışlar. Kiraz ile Limon artık komşuların bile sevip saydığı, kendi ilçelerinde tanınan en çalışkan çocuklarmış. Çocuklarda, öğrendiği bilgileri anne ve babalarına anlatmaya ve öğretmeye başlamışlar. Anne ve babaların çocuklarından öğrenebileceği daha çok şey varmış. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Start typing and press Enter to search

Skip to content