TIRTILLA KUŞ

Print Friendly, PDF & Email

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Günlerden bir gün, ağaçlarla dolu, cıvıl cıvıl bir ormanda yeşil, tombul bir tırtıl yaşarmış. Beğendiği yapraklardan, dilediği kadar yer, özgürce dolaşırmış. Tırtıl yavrularıyla birlikte bu ormanda çok mutluymuş. Bir sabah tırtıl yavrularına, “Yavrularım siz kendinize dikkat edin, ben sizin için taze birkaç yaprak toplayıp geleyim.” demiş. Tırtılcık seçtiği bir ağaçtan yaprak topluyormuş ki, karnı acıkan, günlerdir yemek bulamayan bir kuş çıkagelmiş, tam üzerindeki dala konmuş. Burada biraz dinleneyim derken etrafına bakınmış. Bir de ne görsün, tombul yemyeşil bir tırtıl. Günlerdir bulamadığı yemeği bulan kuş çok sevinmiş. “Kusura bakma tırtıl kardeş ama seni yemek zorundayım.

Günlerdir yem yemedim çok acıktım.” demiş. Tırtıl, “Kuş kardeş lütfen beni yeme. Yavrularım evde benden yemek bekliyorlar. Eğer beni yersen onlar da çaresiz kalırlar.” Kuş bir an düşünmüş. Ama açlık öylesine bastırmış ki, “Kusura bakma tırtıl kardeş, seni bırakamam.” demiş. Tırtıl ne kadar yalvarsa sonuç alamamış. Birdenbire aklına geçen gün dolaşırken gördüğü buğday tarlası gelmiş. Tarla sahibi ve işçilerin konuşmalarını düşünmüş. İşçiler tarla sahibine, “Efendim buraya birçok buğday tanesi dökülüyor, bunlar ziyan olacaklar, ne yapsak ki?” diye sorduklarını, tarla sahibinin, “Onlar kuşların nasibi, sakın dokunmayın.” dediğini hatırlayınca tırtıl çok mutlu olmuş. “Bak kuş kardeş, eğer sen beni şimdi yersen, bir kereliğine yem yemiş olur ve yarın yine acıkırsın. Ama bana zaman verirsen, benimle gelirsen, sana bir tarla gösteririm.

Oradan hem yem yer, hem de yuvana istediğin kadar yiyecek götürürsün” demiş. Kuş, “Aslında fena fikir değil ama ben sana güvenmiyorum. Böylelikle beni oyalayıp kaçacağına inanıyorum.” demiş. Tırtıl, “Asla öyle bir şey yapmayacağım. Hem senin kanatların var sen uçabiliyorsun. Benim hızım topu topu ne kadar ki. İstediğin an beni yakalayamaz mısın? Biraz mantıklı ol lütfen.” demiş Kuş biraz düşünmüş. Tırtıl bir doyumluk yem. Ama tırtılın göstereceği tarlaya giderse, bütün kış yiyeceği yemi alabilirmiş. Sonra hem tırtıl kaçarsa onu takip ederim, bu defa hem kendini hem de yavrularını yerim diye aklından geçirerek rahatlamış. “Teklifini kabul ediyorum tırtıl kardeşim. Ama hadi bakalım yola çıkalım o zaman.

Ben çok acıktım.” demiş. Tırtıl sürünerek, kuş uçarak birazcık yol almışlar. Kuş tırtıla bakarak, “Sen bu hızla gidersen yol bitene kadar açlıktan ölürüm.” demiş. Tırtıl, “Ne yapalım Allah sana kanat vermiş. Ama ben de kanat yok. Çok hızlı gitmek istiyorsan al beni kanadına da birlikte gidelim.” Kuşun aklına yatmış bu fikir, yere inip tırtılı bir kanadına almış ve tekrar havalanmış gökyüzüne. Tırtıl, “Şuradan gideceğiz, buradan gideceğiz.” diye kuşa yolu göstermiş, nihayet gelmişler tarlaya. Sapsarı buğday taneleri.

Çok güzel görünüyormuş. Kuş tarlaya inip doyana kadar yemiş. Önce tırtıla teşekkür etmiş. Biraz da yaptığından utanmış, mahcup bir şekilde özür dilemiş tırtıldan. “Ben seni yemeye niyet ettim, sen bana iyilik edip tüm kış yem yememi sağladın, lütfen beni affet, bir daha ne kadar aç kalsam da böyle bir hata yapmayacağım.” demiş. Tırtıl da, “Sonuçta ne olursa olsun bu hatayı yapmadın. Ben de sana teşekkür ederim, sabır gösterdiğin, bana inandığın için.” diye yanıt vermiş. Böylece barışmışlar. Sıra eve gitmeye gelmiş.

Tam da bu esnada bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmasın mı? Kuş tırtıla, “Hadi gidelim, yoksa bu yağmurda sele kapılıp kayboluruz.” demiş. Tırtıl, “İyi ama senin kanatların var, çok çabuk ulaşırsın ormana, ya ben saatler alır bu kadar yolu yürümem.” Kuşun aklına hemen ilk yolculukları gelmiş ve yere inmiş, “Hadi bakalım arkadaşım bin kanadıma.” Tırtıl tekrar kuşun kanadına binmiş ve ormana kadar birlikte uçmuşlar. Ormana vardıklarında ikisi de sırılsıklammış. Tırtıl kuşun kanadından kayıyor, tutunmakta zorlanıyormuş. Kuş tırtılın yuvasının yerini sormuş, yuvasına kadar götürmüş tırtılı. Bundan böyle çok iyi arkadaş olmuşlar. İki arkadaş birbirlerinin güvenini hiç sarsmamışlar. Ömürlerinin sonuna kadar ormanda çok mutlu yaşamışlar.

Hülya DEVECİOĞLU

Start typing and press Enter to search

Skip to content