KRALIN BİLMECESİ

Print Friendly, PDF & Email

Not: Bu masaldaki bilmecenin cevabını bilip mail adresine cevap yazan arkadaşlardan 3 kişiyi bir sonraki masal karakterlerine dahil edeceğim. Bol şans..

***

Zaman evvel için de saman kalbur içinde pireler tellak develer berber iken ben anamın başucunda oturmuş o da bana anlatmış iken bir oradan bir buradan duydum hikayeyi size anlatadurdum.

Uzak mı uzak yakın mı yakın kapat şimdi gözlerini ve düşün düşünebildiğini. Bir kral düşün bir kral ki ülkesini yönetmenin yanında muzipliğiyle, neşesiyle ve bir de duygusallığıyla bilinirmiş. Kral ile halk yan yana gelse kim kral kim halk bilinmezmiş. O kadar içten o kadar doğalmış ki halkın sesi olduğu kadar krallığın hiçbir belirtisi de kendisinde mazhar olmamış. Ne altın kaplı taht ne de surdan örülü bir muhafız ordusu ne de kocaman gümüş yemek takımları. Cebin de olan halkın cebinde, yastığındaki pamuk halkının elbisesinde ne eksik ne fazla. Bu durum kral için yetermiş yetmesine de halk için ne yazık ki bunu söylemek güçleşmiş. Kral elindeki bolluğu halka saçtıkça halksa kralın yüzüne doyumsuzluğu, bencilliği kusmaya başlamış. Hal böyle olunca kral sessizliğini koruyup halkının isteklerine boyun eğmiş. Bu böyle süre giderken krallığın hazinesi bitmeye yüz tutmuş.

Kral bütün bu olup bitenlerden sonra halkının sessizliğine merak sarmış ve dışarı çıkıp her zamanki gibi hallerini sormak isterken. Halkı adeta lüks içinde gününü gün eylerken kimse kimsenin kapısını çalmaz, herkes kendi halinde parasıyla en iyisini yapabilmenin derdine düşmüş. Kralın selam verdiğine kimisi selam eder kimisi baş çevirirmiş. Kral bu duruma git gide üzülmüş ve bütün halkı eskisi gibi mutlu neşeli yapabilmek adına bir tören tertip edip hepsini bir araya getirmek istemiş. Tellaklar çağırtılmış ve kral heyecanla bu törenin eskiye dönüş olması temennisiyle hazırlıkları en yakından takip edip herkesin bu törene katılımını teşvik etmek amacıyla büyük bir titizlik göstermiş.

Ve o önemli akşam gelip çatmış. Işıklar gökyüzünden sekip sarayın bahçesini aydınlatırken ağaçların adeta kral gibi halkı selamlarcasına nazikçe başlarını eğip nezakette bulunuşlarının dışında, kuşların gece saat tam 8 de bir araya gelmek için anlaşıp beraber dans edişleri o da bir yana sarayın pencerelerinden yansıyan müziklerin halkın kulağında yankılanıp büyük salona doğru onlara eşlik edişi.. Her şey o kadar güzeldi ki şarkılar söylendi, yemekler yendi, kral adeta gülümsüyordu bu büyük kalabalığa ve düşündü nasıl nasıl oluyordu birkaç gün önce yüzüne gülümsemeyen insanların hatta selam dahi vermeyen insanların yemekteki kahkaha portreleri, nasıl oluyordu da bir anda her şey iyiye döndü, insanların bu yemeğe ihtiyacımı var dı yoksa derken bir sessizlik.

Öhö öhö kralım artık yeteri kadar paramız kalmadı. Halk sefalet içinde ,çoğu et yemeğini haftada 7 gün yerken 5 gün yiyebiliyor, kimisi eşeği sürecek çobana tutamıyor. Kimisi altın varaklı havuz yaptıramadı gümüş yaptırdı. Kumaşlarımızın artık diğer ülkelerden ithal edilmesini istiyoruz….

Kral daha dinlemeye kalbi dayanamayacak gibi olur ve sorar: Ben sizi ne zaman aç sus bıraktım, ne zaman kıyafetsiz, ne zaman yemeksiz bıraktım. Siz nasıl oldu bu kadar değiştiniz de hafta 1 et yediğiniz günleri unuttunuz. Yırtık kumaşların pamuklara, satenlere döndüğünü, ne zaman unuttunuz mutluluğu, konu komşunun halini hatırını sormayı, Siz parayı görmeye başladığınız andan bu yana tüm değerlerimizi unuttunuz. Oysaki ben sizleri eskisi gibi bir arada mutlu kral halk ilişkisi olmadan birlik beraberlik içinde yaşamayı hatırlatmak istedim ama yanılmışım.

Herkes bir iç çekerek kralın yüzüne baktı. Kral hala halkının yaptığı hatayı anlamalarını umut ederken. Bir ses daha yükseldi. Kralım artık hazineden daha çok para istiyoruz. Ve ardından gelen rabarbalar bende istiyorum. Bende. Hazineyi bize ver. Hazine. Hazine. İstiyoruz..

Kral: Sevgili halkım hazine hepimizin ve hepsini sizlere dağıttım kalanlar zor zamanlarda birbirimize yardım etmek için. Aç yatan olursa doyuralım, mutsuz olan varsa mutlu edelim, muhtaç olan varsa muhtaç etmeyelim, eksikleri tamamlayalım diye. Onları da verirsem zor duruma düştüğümüzde ne yapacağız? ne yiyeceksiniz? Ne giyeceksiniz? Nasıl yaşayacaksınız?

Sen onu dert etme biz kendimize bakarız. Krala ihtiyacımız yok. Altın istiyoruz. Hazine. hazinee..

Kral halkın bu kadar para hırsı bürümüş, etik değerlerden yoksun düşünceli tutum ve davranışlarına üzülse de yapacak bir şey yoktu. Halk kararlıydı. O sırada aklına eskiden halkına aktardığı ve halkının da cevapları bulmaktan keyif aldığı bilmecelerden birisi geldi. Ama halk eskiden böyle değilken.

Pekala sevgili halkım isteğinizi yerine getireceğim. Der demez halk sevinç çığlıkları atmaya başladı. Ama bir şartla dediği anda herkes susup dinledi.

Mademki hazineyi istiyorsunuz. Mademki artık birlik beraberlik önemli değil, mutluluk para, arkadaşlık, aile para, sevmek sevilmek para, her şeyi para olarak görüyorsunuz o halde size bir bilmece soracağım.3 gün mühlet. eğer ki bilmeceyi bilip cevap verebilirseniz hazine ve krallık sizidir. Bende geri çekileceğim. Anlaştık mı?n

Halk bir anda tamam hadi söyle söyle nidaları ile salonu inletir. Ve kral yine o akılcı ama bir o kadar da düşündürücü bilmecelerinden birisini sorar.

Şimdi dikkatle dinleyin.

“Etten kemikten bir saray, sarayın odası içinde bir oda odanın içinde bir hazine, hazinenin anahtarı bir sesten ibaret. ilk bakışta göremezsin, yaklaşırsan duyabilirsin. Çok küçük belki içinden çıkarıp dokunmak istersin ama eline alırsan bir daha duyamazsın” .

Eveet süreniz başladı.

Klinik Masalog

Doğancan Küçükağa

Start typing and press Enter to search

Skip to content