İÇİMDEKİ ÇOCUK

Print Friendly, PDF & Email

EMİNE GÜNGÖR ÖZTÜRK

Bir varmış,bir yokmuş evvel zaman içinde,kalbur saman içinde.

Bir zamanlar uzakta,çok uzakta bir köy varmış.Her yeri yemyeşil ağaçlarla çevriliymiş.Çeşit çeşit çiçekler yetişirmiş her bir bahçede.Serin serin akan dereleri,koşup oynayan çocukları varmış.Herkes mutlu mesut yaşarmış.

Derken günlerden bir gün, güneşi karartan büyüklükte bir kuş geçmiş köylerinin üzerinden herkes bir telaş bu kuşu izlemeye koyulmuslar, derken kuş uçarken o kadife gibi,parlak tüylerinde bir tanesi düşüvermiş köyün ortasına sanarsin köye halı döşenmiş tüm köylü dolusmus bu tüyün başına herkes hayranlıkla izliyormuş. Kimisi altından değerli olduğundan Bahsediyormuş, kimisi hastalıklara sifasından,kimisi de bu tüy ile dualarının kabul olacağından bahsediyormuş. Tüm köylü bu tüy’ün kendilerinin olması için iç geciriyorlarmîş. Bu işe çözüm bulmak isteyen köyün ileri gelen bilginleri, herkesin evine sırayla bu tüyü yollayacaklarini sabırla beklerlerse tüyün onların evinede geleceğini söylemişler.Bu iş köyün kurnazlarının hiç hoşuna gitmemiş ve toplanıp bir plan yapmışlar. Neden bu gösterişli ve değerli tüye hep sahip olmak varken sırayla bakacağız demişler kendi kendilerine. Ve tüyü gece gizlice çalmışlar ve dağın tepesine kacirmislar. Geceyi burada geçirmişler. Uyandiklarinda birde ne görsünler heryerleri yapış yapış çamur dokunduklari yer bataklığa dönüşüyor gözlerine inanamamislar. Hemen gerisin geriye köylerine bilginlerin yanına kosmuslar koşarken de her yeri bataklığa cevirmisler. Bilginlere başından geçenleri anlatmışlar bir bir. Bilginlerde düşünmüşler tasinmislar en büyük cezayı vermişler. Daha sonra bilginler demiski bu tüy bizim olmalı bu köy kurnazları kim bilir dağda ne yaptılar da başlarına bunlar geldi biz bilgeyiz bize bişey olmaz köylünün haberi olmadan bu tüyü alalım demişler ve alıp kaçırmaya çalışırken birde bakmışlar ki onlarinda her tuttuğu bataklığa dönüşüyor. Köylulere de rezil kepaze olmuşlar.Köylüler hep bir ağızdan “Bir de köyün bilge kişileri olacaksınız oh olsun size “demişler. Ve her biri bu tüyün kendilerinin olmasını kendinde hak görüyorlarmis.Ve tüye her dokunan kişi bataklık gölüne dönüsüyormuş. Tüm köyü bataklık sarmış. Sadece köyün çocuk parkı yemyesil ve çocuk sesleri ile kuş seslerinin birbirine karıştığı bir yer olarak kalmış.Esen rüzgarla tüy çocukların parkına gelmiş zaten büyük ve parlak olduğu için hemen çocuklar onu fark etmişler. İnanamamışlar,birbirlerinde saklamak şöyle dursun hepsi birbirine haber vermişler.”Gelin gelin”diye salıncakta sallanip gelemeyenlere bile arkadaşları koşa koşa tüyden bir parça getirmiş onlar paylaştıkca tüy çoğalmış tüy çoğaldıkça onlar daha da paylaşmış. Köy ahalisi bunlari görünce her biri çocuklarından torunlarindan yardım istemişler. O sırada tüyün sahibi kuş gelip “Boşuna bagirmayin çocuklara onlar sizi duymazlar siz kendinizi kurtamak istiyorsanız önce içinizdeki çocuğu uyandırın ki sizde onlar gibi huzur bulasınız”demiş. Sesini duyanlar kurtulmuşlar bataklıklarından duymayanlar ömür boyu debelenip durmuslar o kara bataklıkta.Evet çocuklar geldik masalın sonuna hayatta kurnazlık,aç gözlülük ve bencillik yaparak yaptığımız her iş bizi aynı bu masaldaki gibi bataklığa çeker. Dürüst olup paylaşmayı seçersekte içimizdeki iyilik tohumu büyür ve cennet gibi bir bahçede yaşarız.Gönlünüzdeki iyilik tohumlarına iyi bakmanız umuduyla. Gökten üç kuş konmuş,biri masalı sonuna kadar dinleyen tüm çocuklara, digeride bu masalı dinlemeyen çocukları bulup onlarada anlatanlara, üçüncüsünde bu masalı yazan ablanızın başına kendinize çok iyi bakın Hoşça kalın

Start typing and press Enter to search

Skip to content