Uçan Kırmızı Kalp

Print Friendly, PDF & Email

Yazar : ÖZLEM MARIA ZAFER 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Koccaman bir kalp varmış. Bir gün bu kocaman kalp, kaybolmuş. Sahibi onu elinden ve yüreğinden kaçırmış. Kalp, ‘uçmuş, uçmuş, uçmuş, uçmuş, …uçmuş…’

Gökyüzünün birinci katından geçmiş. İkinci katından geçmiş. Derken üçüncü katına geldiğinde bir bakmış sağına, bir bakmış soluna, bir bakmış önüne, bir bakmış arkasına…

-‘Aaaa balonlar cennetine mi geldim’ demiş. Çünkü küçük çocuklar küçükken, mini minnacıkken ellerinde ki iplerinde tutamadıkları balonlarını ‘poff’ diye kaçırırlarmış. Bütün insanlar çocukken kaçırdıkları o güzel balonları işte bu üçüncü kat gökyüzünde duruyorlarmış. Bütün çocukların kaybolan balonlarıymış onlar. Havada kendi hallerinde ipleri salkım saçak halde bekleşiyorlarmış. Bazı çocukların bir tane, bazı çocukların iki tane, bazı çocukların ise üç dört ve daha fazla kaçan balonları hep bu kattaymış.

Sonra uçan kalp bir bakmış ki, balonların hepsi böyle mahzun mahzun, üzüntülü üzüntülü bekleşip duruyorlarmış. Bekleşiyorlarmış adeta. Üçüncü gökyüzünde her taraf rengarenk balonlarla kaplıymış ama durgun bir sessizlik varmış. Bütün renkli balonlar sessiz sakin bekliyorlarmış.

Bu sessizlikten hiç hoşlanmamış uçan balon ve demiş ki: ‘Neden böyle boynunuz eğik, ipiniz pörsük, salkım saçak kuyruğunuz böyle aşağıda. Böyle sessiz durulur mu? Bakın benim gibi kırmızı olmanız lazım. Benim gibi koccaman olmanız gerek;’ Demiş. Balonlar şöyle söylemişler:’ Biz asla senin gibi olamayız. Biz balonuz. Sen de kalpsin. -Aaa demiş. Doğru. Ben kalpsem, kalpliğimi bilmeliyim.

Kalp, balonlarla oyun oynamaya başlamış. Kırmızı balonlar şu tarafa, sarı balonlar bir tarafa mavi balonlar bu tarafa, yeşil balonlar bir tarafa. Pembeleri, tek olanları, çift olanları da bir tarafa ayırmış. Balonlarla kalp epeyce oynamış. O , o kadar çok oynamış ki yaklaşık yüz yıldır gökyüzünde duran balonlar bile mutlu olmuşlar. Hareket edip, hantallıklarından kurtulmuşlar. Bu hareketlilik onlara mutluluk getirmiş. Ve aralarında şöyle demişler: ‘Aramıza bir kalbin gelmesi ne kadar güzelmiş. Aramıza sevgi girdi. Biz hayat bulduk. Neşe bulduk.

Böylelikle hareketlenerek hepsi neşeli günler geçirmeye başlamışlar. Günler günleri kovalarken, bir müddet sonra bizim kalbin canı sıkılmaya başlamış. ‘Ben buraya ait değilim. Ben, beni kaybeden çocuğa tekrar geri gitmeliyim. Diye düşünmeye başlamış. Sonra balonlara dönüp demiş ki: ’Ben sizin yanınızdan ayrılmak istiyorum. Sahibimi özledim.’ Balonlar çok şaşırmış. ‘Peki sen nasıl geri gideceksin?’ Diye sormuşlar.

Kalp balonlarla hep beraber düşünmüşler taşınmışlar. Uçan kırmızı kalp illa güzel bir yol bulmak istemiş. Ve bulmuş da. Demiş ki. ‘Hadi bakalım kuyruklarınızı bir birinizin kuyruklarına bağlayın.’ Balonlar birbirlerine bağlanınca upuzun bir balon yolu oluşmuş. Böylelikle uçan balon 3. Gökyüzünden 2. Gökyüzüne, 2. Gökyüzünden 1. Gök yüzüne, 1. Gökyüzünden de şuan gördüğümüz masmavi gök yüzümüze inmiş. Balonlar kalbin mavi gökyüzüne gelmesine yardımcı olmuşlar.

Bu sevinçle uçan kalp balonlara bir teklifte bulunmuş.-‘Neden sizde benimle beraber gelmiyor sunuz? Beni bırakan kaybeden çocuğa, ben gidiyorum. Hadi sizde gelin. ’Bu teklif karısında balonların bazıları kalbin sözünü dinleyip gelmişler. Bazıları demişler ki: ‘’bizi bırakan çocuklar; bize tekrardan seslenmediler, çağırmadılar. ‘Gel balon, gel balon’’ demediler. ‘Olsun,’ demiş kalp. ‘İlla demesi mi lazım. Siz tekrar geri gelseydiniz.’ Deyip, ısrar etmemiş balonlara uçan kalp. Gelen balonlar gelmiş. Gelmeyenler geri gönmüşler. Gelmemişler. ‘Kalan sağlar bizimdir’ diye yola çıkmışlar.

Kırmızı uçan kalp ve beraberindeki balonlar böylelikle az gitmişler… uz gitmişler… az gitmişler… uz gitmişler… Süzüle süzüle güzel gökyüzünden bulutların arasına… bulutların arasından da ağaçların arasına… ağaçların arasından da bozkıra süzülmüşler. Konya’ya gelmişler. Konya’da da Karatay’a varmışlar. ‘Beyaz tay’ nerede diye bakışırken o sokak değil, bu sokak değil diye sokaklarda süzülürken bir de ne görmüşler. Uçan kırmızı kalp sevinçle: ‘işte sahibim olan çocuğun evi burası’ diyerek seslenmiş. Ve kapıyı tıklatmış. ‘Tak tak tak. Zeynep koşarak, kapıya doğru gitmiş. Kapıyı açmış ve çok şaşırmış. Kocaman kırmızı bir kalp karşısında duruyormuş. O kadar bürükmüş ki. Onu içeri almak için, kalbi kendine doğru çekmeye bağlamış. Koccaman kalbini çekerek içine çekmiş. Kalbini özlemiş Zeynep. Hem de çok özlemiş.

Balonlar kendi sahiplerini aramak için gökyüzüne doğru tekrar uçmuşlar. Zeynep sevinçle kalbini ailesiyle paylaşmış. O gece Zeynep, kalbine bir ömür boyu sımsıkı sarılmaya söz vermiş. Zeynep ve kalbi mışıl mışıl uyuyarak, rüyalara dalmışlar.

Bu masalı okuyup dinleyenler, çok nasipliymişler. İçlerine masalı çeken çocuklar, avuçlarına sevgiyle üflerler. Dünyadaki diğer çocukların kalplerine doğru sevgi göndermişler. ‘Uçun, uçun! Başka, başka çocukların kalbine konun! diye masal güle güle demiş Zeynep’e ve kalbine.

Kalp ermiş muradına.

Zeynep kavuşmuş sevgisine.

Gökten üç balon inmiş.

Biri bebeklere

Biri çocuklara

Biri de hep çocuk kalanlara.

Bu masalda burada bitmiş…

ÖZLEM MARİA ZAFER

Start typing and press Enter to search

Skip to content