PERİ TOZU

Print Friendly, PDF & Email

+Bir varmış, bir yokmuş.

–Var mıymış, yok muymuş? Neyse, tamam, devam edelim.

+Pireler berber, develer tellal iken,

–Bir dakika, pireler berber iken mi? Develerin tellal olması da bir garip ama pirelerin berber olması daha garip. Bu masallar bizimle dalga mı geçiyor yoksa anlatmak istedikleri farklı bir şey mi var? İnsan demez mi, ne piresi kardeşim, hem de BERBER!

Demiyor, insan bu tekerlemeyi duyduğunda, bu ne saçma şey, demiyor. Tam aksine pür dikkat dinlemeye koyuluyor. Garip bir büyüleyiciliği olduğunu düşünmüşümdür masalların. Anlatılmaya başlandığı ilk andan itibaren sihirli elleriyle sizi sarmalar ve kendi büyülü dünyasına çeker. Sonlanana kadar da masalların peri tozundan ince ince, ilmek ilmek dokunmuş parmaklarını saçlarınızın arasında hissedersiniz. Ve nihayet gözlerinizi açtığınızda gerçek dünya ile masalın büyülü dünyası arasındaki o hoş boşlukta sallanıp durursunuz.

Masalın bu romantik halini bir kenara bırakalım. Ne kadar gerçeküstü motiflerle işlenmiş olursa olsun masallar gerçek dünyada hakikatin ta kendisine hizmet eder. Masal kelimesi, öğretici hikaye anlamına gelir ve mesel sözcüğünün Türkçede özel anlam kazanmış bir versiyonudur. Mesel kelimesi ise benzemek, benzeyerek anlatmak, simge ve örnekle anlatmak anlamlarına gelir. Kelime anlamından anlıyoruz ki masallar, içerisindeki bir takım unsurlarla bir şeyleri birbirine benzeterek bize bir şeyler anlatmaya çalışan metinlerdir. Hitap kitlesi düşünüldüğü zaman kullandığı yöntemin ne denli mühim olduğu daha anlaşılır oluyor. Genelde onlar için anlatılsa da masalların sadece çocuklar için olmadığını düşünüyorum ve yetişkinler hatta tüm ulus için yadsınamaz öneminden bahsetmek istiyorum.

Düşünün, iki kardeş, tarihine üç koca imparatorluk sığdırmış bir milletin hem dilinin hem kültürünün bugünkü halini almasında ne derece rol oynayabilir ki! Grimm kardeşler, bugün hepimizin muhakkak en az bir kere duymuş olduğu Rapunzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ya da Bremen Mızıkacıları gibi masalların bugüne taşınmasında belki de en büyük pay sahibi kişiler. Odaklanmak istediğim nokta kardeşlerin, hangi masalları bugüne taşıdığından öte Alman dilinin bugünkü halini almasında ve kültürün şekillenmesinde ne kadar büyük ve önemli bir pay sahibi oldukları. Grimm kardeşler köy köy, kasaba kasaba dolaşarak tüm masalları, deyişleri, hikayeleri toparlıyorlar ve 19. Yy’da kitaplaştırıyorlar. Alman coğrafyasının her karışında konuşulan en ufak bir değişiklik bile bu masallar aracılığı ile görünür oluyor. Bu görünürlük dil zenginliğine ve kültürün şekillenmesine yarıyor. Bugün Alman dilinin tüm inceliklerini Grimm kardeşlerin masallarında görebilir ve kültüre dair çok önemli ipuçları yakalayabiliriz. Bu uğraşıyı öyle çok da basite indirgemeyin çünkü bu ipuçları bize o coğrafyanın insanı hakkında yorum yapabilme alanına dair bir özgürlük sunar. Çünkü masallar insan davranışına model olurlar ve bu yolla yaşama anlam ve değer katarlar.

Söz konusu Türk edebiyatı olduğunda, Türk masallarının da edebi ve gündelik hayata etkisi kayda değer bir yer tutar. Biz Türklerin kültürümüze ve dilimize son derece bağlı bir millet olarak masalların bu edebi yazın içerisinde bizim için ne anlama sahip olduğunu az çok hesap edebilirsiniz. Masallardaki kişiler gündelik hayatın bir parçası değildir, gerçeküstülerdir. Buna rağmen onları benimsemekte zorlanmayız. Keloğlan’ın bir cazı karısıyla ya da devle mücadele etmesine şaşırmayız hatta bir devin gerçekte olup olmadığını ilk anda düşünmeyiz bile. Buna karşın Keloğlanın gösterdiği cesaret ya da her şeyin sonunda yine anasına dönmesindeki “değerlerine bağlılık” unsurları aklımızda kalır. Bu unsurların işleniş biçimi de önemlidir. Dili nasıl bir yetkinlikte kullandığınız duyulan, maruz kalınan şeyi etki gücünü artırır. Çocuklar okuma çağına gelmeden çok önce duyarak bu yetkinliğe adapte olmaya başlarlar. Kültürel ve ahlaki konular hakkında fikirleri oluşurken duydukları dil ile etkileşimleri de dile hakimiyetlerini belirleyecektir. Masallarda yer alan deyimler, atasözleri, özlü sözler, dualar, beddualar, ikilemeler dili en doğal haliyle sunar. Ve coğrafyanın her karışında kullanılan dilin farklı veçheleri tüm canlılığı ile masallarda kendini yaşatmaya devam eder. Bu canlılık dili ve kültürü hem bu nesil içinde tanıtmaya ve yaşatmaya hem de gelecek nesillere temiz bir şekilde aktarmaya yardımcı olur.

Masallarda kullanılan imgelerle her dinleyici kendi büyülü alemini oluşturur. Anlatılanlar, duyulanlar ortaktır lakin her bireyde anlatılan alemin büyüleyiciliği farklı vücut bulacaktır. Bu sebeple her masal her zaman kişiye özeldir. Kalıcılığı ve etkileyiciliği de buradan kaynaklanır. Herkesin büyülü dünyası kendine, hepinizin başına peri tozu!

Start typing and press Enter to search

Skip to content