Çocuk Gelişimi

Print Friendly, PDF & Email

Çocukların gözlerine, kalbine güvenen, oyun, masal, müzik ve doğayı kendine yoldaş etmiş hayalperest bir eğitmenim. Ebeveynli oyun gruplarında lider eğitmenlik yaptığım zaman diliminde anlatıcılık sanatı ile tanıştım. O günden beri çeşitli illerde, mekanlarda çocukların gelişimlerini destekleyici etkinlikler uygulamaya ve masallar anlatmaya devam edyorum. Yetişkinlerin masal isteği üzerine yetişkinlere masal ve hikayeler anlatma serüvenim başladı. Bu süreçte bir sürü dost ile tanışma ve yolculuk yapma fırsatım oldu. İçimdeki çocuğun soruları anlatıcılıkta ve kendi alanımda farklı yolculuklara çıkmama, yeni alanlarla tanışmama vesile oldu. Çocuk ideolojisinde bir dünyanın hayalini kurmakta ve bunun için çalışmalarıma devam etmekteyim. Masallar ve çocuklar birer tohumlar bizler ise tohumları toprak ile kavuşturan çiftçileriz. Her tohumun kendine ait bir büyüme hızı, büyüme şekli var. Bu süreçte onları destekleyen güneşini, suyunu, ilgisini, alakasını şefkatini verenleriz. Bazen bunu anlattığımız bir masalla anlatıcı olarak yapıyor ve dinleyicinin zihnine ektiğimiz tohumu ona emanet ediyoruz. Bazen ise çocuğun gelişimini destekleyen profesyoneller olarak yapıyor, onun için çevreyi, koşulları düzenliyor, aileler destek oluyor ve sonrasını çocuğun ritmine, hızına bırakıyoruz. Tüm bu süreçte sahip olduğum bilgiler ve edindiğim deneyimleri, anıları harmanlayarak sizlerle paylaşıyor olacağım. Fikir, görüş, öneri ve sorularınız benim için kıymetli. Mail adresim üzerinden paylaşmak istediklerinizi benimle paylaşabilirsiniz. 😊

Sevgiyle, oyunla ve masalla kalın 😊

Çocuk Gelişimi Eğitmeni

Masal ve Hikaye Anlatıcısı

Çocuklar ve Masal…

Enerjisi bol kocaman bir merhaba herkese. Küçücük bir çocukken içimde bir hazine sandığı taşırdım. Bu hazine sandığımın adı meraktı ve içi mücevher olan sorularla doluydu. Büyüdükçe bir çoğunu sormamayı, kendi içimde sorgulamam gerektiğini öğrettiler. Çocukluğuma dair birçok alışkanlığım dönüştü, değişti ama o çocuktan hazine sandığını hiçbir zaman almadım. Devam eden eğitmenlik yolculuğumda hep kendime ait başka şeyler aradım. Ben nerede mutlu, nerede iyi, nasıl bir duyguda, ne kadar azimliydim? Anlayacağınız soru sormayı hiç bırakamadım. Hep sorularım cebimde bazen sesli bazen sessiz dolandım. Ve anlatıcılık ile tanıştım, onu her gün yeni bir açıdan keşfettim. Birbirine sarılmış iki dalım, kol kola girmiş iki yanım, aşkla duran iki gözüm gibi oldular. İşte tam da bu nedenle yazdığım bu yazım için birkaç sorunun peşine düştüm. Bu sorunun cevabını biraz çocuğun gelişimini bilen ve takip eden biri olarak biraz da üç yıldır gezerek anlatma serüvenimde en büyük öğretmenim çocuklardan aldım. Sorum işte şudur: Çocuklar neden masal dinlerken zorlanır? Anlatıcı (anne, baba, öğretmen) olarak neler yapmalıyız?

Değişen yaşam koşulları ile birlikte köyden şehire bir yaşama evrildik. Bu süreçte apartman yaşamı dediğimiz –kendi deyimimle konserve yaşam- hayatımızdaki birçok düzeni değiştiren yaşama döndük. Bu süreç çocuklarımıza farklı çocukluklar sunmamıza sebep oldu. Bu sunduğumuz çocukluğun içerisinde daha dar hareket alanları sunarken fazlasıyla duyularına hitap eden iyi düzenlenmemiş oyuncaklara yer verdik. Bu oyuncaklardaki renk ses kargaşası duyusal olarak bir kirliliğe sebep olmaya başladı. Öz olan her şey fayda sağlayacağı gibi fazlası zarar sağlar. Atalarımızın dediği gibi her şeyin azı karar çoğu zarardır. Bu az tabii ki yeteri kadar olma halidir. Bunun yanı sıra hiçbir şeyi hayal ettirmeyen direkt veren ve devamlı alıcı dili çalıştıran çocuk programlarının sesini yükselttik. Neden? Çünkü üretmenin karşısında tükettirmek daha az hareket ettirecek bir eylemdi. Saatlerce ekran karşısında sessiz olması ve yemek yemesi daha kolaydı. Tüm bunlar çocuklara farklı çocukluklar sunmamıza sebep oldu. Tandır başında akşam boyu masal dinleyen çocuklar, beş dakika masal ya dinler ya da dinlemez oldu.

Bazen üç – altı yaş çocuklarının hikaye kitaplarını ilgi ile takip ederken, masal (sözsel anlatı) dinlemediklerini görürüz. Piaget’e göre işlem öncesi dönem dediğimiz bu dönem çocukların somut olanları algılamada iyi olduğu bir dönem. Bu nedenle bu dönemde masallar anlatırken dikkat süremiz kısıtlıdır. Çünkü görmek önemli bir yere sahiptir. Bu daha zor işlemi yaparken sunduğumuz fazla uyaranlı yaşam en büyük engelimiz olmaktadır. Geniş olan hayal güçlerini masala uyarlamak için küçük resimler, nesneler kolaylaştırıcı yoldaşınız olabilir. Özellikle bu dönemde uzun kelimeler, somutluktan ya da hayal ettirmekten uzak söylemler çocukların masalı dinlememesine sebep olur.

Beden dilimiz, sesimiz ve bizlerle kurdukları bağ çocukların sözel olan masalları dinlemelerindeki en temel sebeplerdir… Eğer anlatan kişi ile çocuk arasında kurulmuş bir bağ yok ise bu anlatım her iki taraf için zorlu geçebilir. Her masalın içinde masalla bağ kurabileceğiniz bir giriş vardır. Bu giriş tekerlemelerdir. Tekerlemeler aslında çıkılacak bir yolculuğun habercisidir. Anlatan kişi ise bu navigasyonu kullanan bir rehberdir. Anlatıcılar, kişileri bilinmeyen yere götüren emin kişiler, rehberlerdir. Peki bir yolculuğa çıktığınızda varacağınız yerle alakalı rehberinize güvenmiyorsanız, tedirginlik duyar mısınız? Aynı tedirginliği çocuklarda, yetişkinlerde duyabiliyor. Özellikle günümüz dünyasındaki bizler. Fazlaca maruz kaldığımız bu uyaranlar masalın ülkesine gitmemizde bizi dirençli hale getirebiliyor. Bu süreçte dinlemeyen çocuk ve yetişkinler görüyoruz.

Bazı kullandığımız söylemler masalı sadece bebeklerin dinlediğini söyler nitelikte. Özellikle sekiz-dokuz yaşlara doğru bebek olmadıkları için masal dinlemeyeceklerini söyleyen çocuklarla karşılaşmanız olası bir durumdur. Başıma gelen yaşanmış bir olaydır. Devamlı masallar anlattığım bir grupta yedi yaşındaki bir çocuğumuz masalları bebeklerin dinlediğini söyledi ve bu yüzden dinlemek istemediğini söyledi. Masalları yetişkinlerinde dinlediğini, bizden önceki büyük büyük nenelerimizin, dedelerimizin yaşadığı birçok sorunu ve çözümü bu hazineye gizlediklerini söylediğimde gözleri parıldayarak bakıyordu. Tüm bunların ardından kulaktan kulağa oynamak masalların nasıl dönüşebildiğini, devleşebildiğini ya da küçülebildiğini anlamalarını sağladı. Bu anımın daha nicelerinin özellikle yedi yaş üstünde ikinci çocukluk döneminde görüldüğünü fark ettim. Böyle durumlarda çocuğum, öğrencilerim masal dinlemiyor, erken dikkati dağılıyor demeniz doğaldır. Çünkü onun kafasını kurcalayan şey bebeklerin masal dinliyor olmasıdır.

Tüm bu süreçlere, işleyişe rağmen masalları çocuklara nasıl anlatabiliriz?

  • Bağ kurabilmek önemli meseledir. Çünkü kurduğunuz bağ bana güvenebilirsin demenin bir yoludur. Çocuklar kelimelerimizden önce hissettiklerine bakarlar. Her zaman için anlatıcı olan sizin, masalınızı tanıması, görmesi ve hissetmesi önemlidir. Masalı ezberlemeyin. Masalı bilin, hissedin, tanıyın. Sonra ikinci bağı, anlatıcı ve dinleyici arasında kurun. Bu bağı küçük yaş grubuyla, oynadığınız oyunlar aracılığıyla kurun. Mutlaka öncesi ve sonrasında minik ısındırıcı oyunlar oynayın ve hareket ihtiyaçlarını karşılayın.
  • Küçük yaş gruplarında minik nesneler ve objeler kullanarak çocukların masalın dünyasına adımlamasını sağlayabilirsiniz. Kuklalar, minik ritim aletleri, masalda geçen bir örtü, nesne gibi eşyalar kolaylaştırıcınız olabilir. Önemli olan çok değil, az ve öz olmasıdır.
  • Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren tekrarlayan eylemleri sever ve kendilerini rahat hissederler. Uyku ve yemek saatleri bunların birer örneğidir. Bunun bir uzantısını masalda, anlatıda görmekte mümkündür. Kelime tekrarları, ses tekrarları yaşa göre uzun ya da kısa tekerleme seçimleri anlatıcı için birer bağ kurma enstrümanıdır. Her çocuğun yaşına göre iki dakika ile başlayan dikkat süresinin gittikçe uzatmanın yolu bu enstrümanları iyi kullanmaktan geçiyor.
  • Büyük yaş gruplarında tekerlemeler, gruplar halindeki oyunlar, kelime oyunları iyi bir bağ kurma enstrümanı olabilir. Yaş grubu büyüdükçe hikaye dinleme isteği artabilir. Ergenler hikayelere daha yakın dururlar.
  • Bu zaman dahilinde üretkenlik kapılarınız sonuna kadar açık… İster evinizin bir köşesinde çadırda anlatın isterseniz bir battaniyenin çevresinde anlatın. Başlarken ya da bitirirken oynayacağınız oyun, söyleyeceğiniz şarkı sizin en güzel iletişim aracınız. Çocuklar tekrarları sever ve üretmek konusunda iyi bir öğretmendirler. Onlarında görüşlerini alarak ilerlemek sizlerin de üretkenliğinizi arttıracaktır. En öncelikli yapmamız gereken, çocuklarımızın ağzına bir kaşık bal çalmak ve devamında onları gözlemleyerek eşlik etmek. Çocukların üretkenliklerinden bahsetmişken bir hikaye ile yazımı tamamlamak isterim.

“Zamanlardan birinde bir general varmış. Bu general vurduğu her şeyi iyi bir dereceden vururmuş ama on ikiden değil. Askerleri toplamış ve gezintiye çıkmış. Ülkede o ikiden kim vurabiliyorsa ondan ders alacakmış. Ülkede gezinmişler bir o yana bir bu yana. En sonunda yıkık, dökük bir evin önünde durmuşlar. Evin bahçesine doğru bakan general, bahçede bir sürü hedef kağıdı ve hepsinin on ikiden vurulmuş olduğunu görmüş. Bunun üzerine bahçeye girmiş ve kağıtları kimin böyle vurduğunu sormuş. Herkes gülüşmüş. Bu durum generali kızdırmış. Tekrarlamış ve her kimse tanışmak istediğini söylemiş. Aile ortaya çıkara çıkara beş yaşındaki çocuklarını çıkarmış. Çocuk nasıl yaptığını göstermiş. Önce oku alıp hedef kağıdına atıyor ardından on ikiden hedefini çiziyormuş. Hedefler böylece hep on ikiden vurulmuş oluyormuş.”

Bu süreçte en büyük yardımcınız çocuklar yeter ki onları cesaretlendirin, alan açın ve izleyin.

Sevgiyle, sağlıkla ve masalla kalın…

Zeliha Şenyiğit

Çocuk Gelişimi Eğitmeni

Masal ve Hikaye Anlatıcısı

Kelimelerin Gücü ve Çocuk Gelişimi…

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı!

Yunus Emre

Kocaman bir merhaba. Bu yazı için hazine sandığımdan bir soru sorarak başlıyorum. Kelimeler çocuklar için önemli midir? Kelimelerimizi nasıl dönüştürebiliriz? Bu yazının içinde bu iki sorunun cevabını ve kelimenin masallardaki rolünü görüyor olacaksınız. Şimdiden iyi okumalar dilerim 🙂

İşitme, anne karnında en erken gelişmeye başlayan duyumuzdur. Çocuklar 1 yaşına kadar ağırlıklı olarak alıcı dili kullanır. Bu zaman dilimnde ifade edici dili ise daha işaretsel olan ağlama ve işaret etme aracılığıyla kullanır. 1 yaş ile birlikte bu sürece konuşma dahil olur. “Ah bir dili dönse neler diyecek?” dediğimiz çocuklarımız ilk kelimeleri ile konuşur ve “Buradayım” der. İfade edici dil, ağlamalar ve işaretlerden geçerek, kelimelere, cümlelere, uzun konuşmalara, sohbetlere dönüşür. Dönüşüm sürecinde çocuklar çok iyi birer kelime avcısıdır. Bu dönemde oluşan veya oluşması muhtemel olan birçok zorluğu kelimenin gücünü kullanarak aşmak mümkündür. Bazen sadece çevrelerinden duydukları ön yargılarla bazı eylemleri yapmayı red edebilirler. Örneğin, brokoli yemeyen bir çocuğa yemeğin adını çiçek yemeği olarak söylediğinizde yaklaşımı değişebilir. Çünkü daha önceden duyduğu ve yenmemesi gereken yemek olarak şemalaştırdığı brokoliyi, o şemadan çıkaran güç yemeğin “Çiçek” yemeği olarak söylenmesi olabilir. Bazen de yedikleri yiyecekleri daha yakından tanımak ya da o yiyeceklerin kahraman oldukları masalları dinlemek fikirlerini değiştirmelerini sağlayabilir. Örnekle karnıbaharın adını ağaç yemeği olarak söyleyebilir ve belki onunla ilgili efsanevi bir hikaye anlatarak süreci destekleyebilirsiniz. En temelde tercihleri dönüştürme gücü kelimelerdedir. Geçtiğimiz yıllar içinde bunun en büyük örneklerinden birini Temel Reis ile gördük. Bir dönem çocuklara ıspanağı sevdiren bir eser oldu.

“Ne desem dinlemez, hep tersini yapar. Çocuklar beni hiç dinlemez ki… Kurallar var ama uyan yok.” gibi daha birçok cümleyi kullanıyor ya da işitiyor olabilirsiniz. Peki kuralları koyarken ya da durumu bildirirken kullandığınız dil nasıl bir dil? Sürekli sen dilinde suçluluğu anımsatan dil çocukları rahatsız eder. Bir süre sonra bir çocuk için sizinle baş etmenin yolu sizi dinlememeyi tercih etmek olabilir…. Oysa kullandığınız dilde dinlenilmeyen sözlerin sizde neye sebep olduğunu ve ne hissettirdiğini ben dili ile açıklamanız daha etkin bir dildir. Bunu yaparken pozitif bir dili kullanmanız etkiyi artıracak yöntemlerden biridir. Pozitif dil, çocukların yapamayacaklarını değil, yapabileceklerini anlatan bir tutum sergiler. Örneğin kuralları koyarken yapılmasını istediklerinizi söyleyin. “Çöpleri yere atmak yok” ifadesine göre “Çöpler çöp kutusuna atılır” ifadesi daha pozitif bir ifadedir. Ne yapacağını bilen çocuk kendine alan açılmış hisseder. Çocuklar oyunlardan ve hoş mekanlardan ayrılarken zorlanır. Özellikle 3 yaş ve üzeri çocuklar bu durumu tam bir ağlama krizine çevirebilir. Önemli olan 5 dakika öncesinden uyarı vermektir. Bu süreçte de gitmek istemediklerini söyleyeceklerdir. Bu uyarıyı verirken orada oynayabileceği 5 dakikasının olduğunu söylemek ve bu sırada oyanayabileceği birkaç oyuncağa ya da oyuna yönlendirmek pozitif bir yaklaşım olacaktır. Bunlar ufak nüans farklarıdır. Bu nüans farkları çocuk gelişiminde, sınıf yönetiminden, kişiler arası ilişkilere, günlük hayata kadar birçok alanda sorunların oluşmasını engeller.

6 yaşa kadar mecazları anlamakta zorlanan çocuklar, fazlasıyla mecazları içeren söylemleri anlamayabilirler. İyi birer kelime avcısı olan çocuklar, bu dönemlerde kelimeleri ilk anlamlarıyla anlamaya yatkındırlar. 2-3 yaşlarındaki bir çocuk “Seni yiyeceğim” dediğimizde bunu gerçek olarak algılayabilir. Atasözleri ve mecazlar bu dönemdeki çocuklar için ilk anlamıyla anlaşılır. “Etekleri zil çalmak” deyimini duyan çocuk için gerçekten zil çalan etekler vardır. 😊 Geçen gün oyun sırasında dışarıda yemek yemeyi teklif ettiğim 3.5 yaşındaki yeğenim, dışarı çıkıyormuşuz gibi yapıp, dışarıda elmanın olduğunu söyleyerek, daldan elmayı kopardı ve yiyebileceğimizi söyledi. Benim dışarıda yemekten kastım bir restorantta yemekti. Ama o an 3.5 yaşın kelimeleri anlamadaki sınırlılığının gerçekliğiyle karşı karşıya kalmıştım. 😊

Masallar ve hikayelerin en büyük güç kaynakları kelimelerdir. Masalları hep kundaktaki yeni doğmuş bebeğe benzetirim. Masal, bebek olandır. Kundak ise anlatıcının sesi, bedeni kullanışı, kurduğu bağ, antropoloji, sosyoloji, felsefe gibi disiplinler ve kelimelerdir. Bu kundağı dokuyan ve açmaya rehberlik eden anlatıcıdır. Kelimelerin gücü her yerdedir. Sihirli değneği oluşturan güç kelimelerin ta kendisidir. Masallar bu gücünün ete kemiğe bürünmüş halidir. Çocuklar dinlemeye başladığında, kendilerine benzeyen, benzer sorunlar yaşayan birini görürler. Bu sorunlara rağmen direkt bunu yaşayan kendileri değildir. O karakterle özdeşim kurarlar. Çözümserler. Bunları yaparken suçluluk hissetmezler. Çünkü bu sorunu onlar değil, kahraman yaşamaktadır. Yolculuğunun sonunda başaran kahraman aslında çocuğun kendisidir. Bunu başaran güç kelimelerde gizlidir. Aynada kendine bakmaya benzer. Kelimeler bir yansıtma yaşatır. Beyin yansıtmaları alır ve gerçek gibi işler. Bir konuda sorun yaşayan çocuk bunu haznesine ekler. Henüz sorun yaşamayan çocuk ise sorunla karşı karşıya kalmamak için veya kaldığı zaman kullanmak için o deneyimi saklar. Masal çocuğun yolculukta bir deneyime sahip olmasını sağlar. Kelimelerin iyi yönetiliyor olması, yolculuk tamamlandığında ona kalacak olan güzel bir kılavuzu oluşturur. Bu konuda minik bir hikayeyi sizlerle paylaşmak isterim.

“Bir gün padişah bir rüya görür. Gördüğü rüyada dişlerinin önden arkaya doğru dökülür. Çok etkilenir ve ülkenin dört bir yanına haber saldırtır. Rüyasını yorumlayacak kişiler aramaktadır. Ülkenin dört bir yanından tabirciler gelir ve sıra ile yorumlar. Padişah hepsine şu soruyu sorar: “Hayır mıdır, şer midir?” Padişahın yakınlarının öleceğini, padişahın ise uzun yaşayacağını söylerler. Hepsi benzer şeyleri ve şer olduğunu söyler. Padişah sinirlenir. Hepsini zindana attırır. En son bir kişi gelir. Rüyayı dinler ve hayır olduğunu söyleyerek başlar yorumlamaya: “Bu rüya hayırdır padişahım! Bu rüya, bütün yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınıza işarettir. Daha nice seneler ülkemizi yüksek adaletinizle idare edebileceksiniz inşaallah.” der. Padişah bir kese altın verilmesini ve gönderilmesini söyler. Bunu merak eden çalışanlar “Sende diğerleri ile aynı cevabı verdin ama neden mükafatlandırıldın?” diye sorarlar. Adam ise şöyle yanıtlar: “Elbette aynı cevabı verdim. Mühim olan neyi söylediğin değil onu nasıl söylediğin, karşındakinin bunu nasıl anladığıdır.” der ve köyüne geri döner.”

Sevgiyle, sağlıkla ve masalla kalın…

Zeliha Şenyiğit

Start typing and press Enter to search

Skip to content