HÜZÜNLÜ TREN MASALI

Print Friendly, PDF & Email

Sesli Dinle

Merhaba ey Sevda’nın sırrına erenler,

Hani nerede gönül telimizi gerenler,

Kalmadı mı bu illerde yüzümüze gelenler,

Hasrete, gurbete değil vuslata taşısın trenler.

Arabalar hız haddini aşmasın,

Çalmasın acı acı sirenler.

Ne mutlu sizlere ey bir gönül kapısından girenler.

Açalım heybemizi ne çıkacak görelim.

Varını veren sıkılmaz bir selamımız var verelim. Bir varmış bir yokmuş diyelim, hadi masalımızı söyleyelim.

Kalabalık bir şehirde, gürül gürül trafik akarmış, insanlar birbirlerine soğuk soğuk bakarmış.

Taşıtların hareket ettiği alanlar bulunurmuş, kendi arabası olmayanlar, toplu taşıma araçlarıyla seyahat ederlermiş.

Şehrimizde birde tren istasyonu varmış. Arka arkaya vagonlar, onları hareket ettiren lokomotifler bulunurmuş.

Tren istasyonunun karşısında bir apartman, o apartmanda da bir ev varmış, evin içinde henüz dört yaşında Büşra isimli bir kız yaşarmış. İstasyona bakar, trenleri görür onlardan sürekli korkarmış. Bu güne kadar hiç tren yolculuğu yapmamış. Annesi trenlerden korkulmayacağını defalarca anlatsa da, Büşra kalbine söz geçiremiyormuş.

Trenlerin çıkardığı gürültülü ses, birde ürkütücü düdük üzerine eklenince Büşra ağlamaya başlıyormuş.

Babası Büşra’ya bir oyun öğretmiş, “Güzel kızım hadi gel raylardan geçen trenlerin vagonlarını sayalım.” demiş, Büşra bu oyuna katılsa da, bazen otuz, bazen kırk vagon saysa da yine rüyalarına trenin çuf çuf seslerinin girmesine mâni olamıyormuş.

Aradan günler geçmiş, Büşra’nın evine halası misafirliğe gelmiş, Büşra kuzenleriyle sayısız oyunlar oynamış, saklambaç, birdirbir, körebenin tadına varmış. Ayrılık vakti gelince, Büşra’ya halası kendi evlerine gitmeyi teklif etmiş. Büşra buna çok sevinmiş, fakat yolculuk trenle olacakmış. Büşra bu habere çok üzülmüş. Trenle yolculuk yapmak istemiyormuş. Kararsız kalmış, kara kara düşünmeye başlamış. Halası Büşra’ya “Kızım, gel bakalım, seni bir yere götüreceğim diye söylemiş. Tren istasyonuna doğru yol almışlar, az gitmişler, uz gitmişler, tren garının kuytu kenarında tek başına yalnız şekilde bekleyen bir vagonun olduğunu fark etmişler. İstasyon görevlisine ulaşarak; “Vagonun içine girmek istiyoruz, bize müsaade edebilir misiniz” diye izin istemişler. İstasyon görevlisi gayet yumuşak bir sesle, “tabii ki, meraklı kızımızı gezdirmek mi istiyorsunuz? Sorusunu gülümseyerek yöneltmiş. Büşra “ben vagonları çok merak ediyorum” demiş. İstasyon görevlisinin eşliğinde vagonun içine girmişler. Vagon hafif tozlanmış, koltukları kirlenmiş, sanki vagonun içine hüzün hâkimmiş. Büşra hayallere dalmış, vagona isim bile koymuş. Ona çuf çuf ihtiyar adını vermiş. “Çuf çuf ihtiyar, seninle neden ilgilenmiyorlar, sen diğer arkadaşların gibi neden yolculuğa çıkmıyorsun?” diye sormuş. Çuf çuf ihtiyar; Büşra’yla konuşmaya başlamış. Onu Büşra’dan başkası duymuyormuş. “ben buharlı tren vagonuydum. Çok eskidim. Bir kenara atıldım. Yolcularımı dostlarımı çok özlüyorum”. Büşra tren vagonunun bu hüzünlü haline çok üzülmüş. Onunla dost olmaya karar vermiş, ama nasıl olacakmış? Evlerinden vagonun bulunduğu yer görünmüyormuş. Büşra istasyonda dolaştıktan sonra halasıyla eve dönmüş. Fakat yalnız vagon hiç aklından çıkmıyormuş. Akşam yemeğinde ailesiyle gördüğü vagonu onun tozlu ve yalnız hâlini paylaşmış. Diğer aile üyeleri bu olayı Büşra kadar pek önemsememiş. Halasının gitme vakti geldiğinde Büşra da trenle halasıyla birlikte yolculuğa çıkmayı kabul etmiş. Tren istasyonuna tekrar gittiklerinde, Büşra gözlerine inanamamış, hüzünlü ihtiyar çuf çuf karşısında duruyormuş. Şehrin yetkilileri bizim buharlı tren vagonunu insanların gelip çay içtiği, sohbet ettiği bir mekâna çevirmişler. İçinin tozunu, kirini temizlemişler. Çocuklar eski bir vagon nasıl oluyor diye görüyor, içinde demiryollarına ait ürünlerin sergisini geziyorlarmış. Büşra bu duruma çok sevinmiş. Trenlere karşı ilgisi artmış, korkusu azalmış. Halasına dönüp sevinçle; “halacığım, büyüyünce ne olacağım biliyor musun?” halası, “ne olacaksın deyince” “tren süreceğim halacığım dünyayı trenimle gezeceğim, hem de korkusuzca” cevabıyla halasının yüzünü gülümsetmiş. Artık trenden hiç korkmamış.

Gökten üç elma düşmüş. Üçü de trenle yolculuk yapan çocukların vagonlarına isabet etmiş.

Selman DEVECİOĞLU

Start typing and press Enter to search

Skip to content