HAYAL Mİ ? HİKAYE Mİ? HAKİKAT Mİ?

Print Friendly, PDF & Email

Yazarın Kendi Sesinden Dinle

Görüp de duyar mısınız?

Koklayıp da tadar mısınız?

Bilmem amma, hislerimi yolluyorum;

Dilim döndüğünce,

Gücüm yettiğince.

Ey güzel insanlar! Buradan size…

Yürekten yüreğe görünmez yollar vardır,

Diyen bir sese kulak verdim.

O vakit düşelim yollara dedim.

Az gidelim uz gidelim

Derelerden, tepelerden

Geçelim derin vadilerden.

Bilinmezden bilinene,

Kendimizden birliğe,

Birlikten dirliğe erelim, istedim.

Yolumuz bir olsa, Menzilimiz yolumuza varsa, Nice dost bize yoldaş olsa, Kalbimiz yolumuzu aydınlatsa,

Varır mıyız Simurga?

Dönüp önce kendimize

Ardından kendimizdeki birbirimize

Ayna tutsak.

Amak-ı hayallere dalmak,

Hikâyelerle hakikate ulaşmak,

Niyetiyle yazımıza başlasak…

Zaman zaman değişen duygular yüreğimize konuk olur. An olur hüzün ile göz göze, diz dize, el ele ağlaşırız, bilinmez bir yerlerde. Masallardaki kuyular gibi kokar, o anlar burnuma. Sonra bir lahza çeker bizi kendine ve şefkat sarar, o ipekten saçlarıyla. Derken sevinç yağar gökten sanki üzerimize ve konar damla damla tüm bedenimize. Misafirliği biten duygum, vakti gelince tekrar görüşmek için merhametle ağırlanmanın verdiği mutlulukla döner evine. İşte, böyle duyguların diyarında, hızlı hızlı gezinip durduğumuz günler olur kimi vakit. Düşünün haydi, siz de benimle birlikte. Ne zaman böyle bir duygu yolculuğu yaptınız, katar katar uçan bir turna sürüsünün, soğuk ülkelerden sıcak ülkelere göçü gibi ve anlattınız kendinizi kendinize kendinizce sonra hayallere daldınız kendinizle, hakikate ermek için düştünüz yola, hikâyelerle?

Böyle günlerin birindeyken bilir misiniz, ilginçtir ki üç kelime takıldı dilime. Hayal, hikâye ve hakikat sözcükleri bir sarmala döndü gözlerimin önünde, zihnimin içinde. Döndürüp durdum bir plak gibi, işitmeye çalıştım kelimelerdeki gizi. Hani bir lokma alırsın ağzına, tüm hücrelerine yayılır tadı o anda. Tam da bu hesap, söyledikçe dilim, aksisedası yayıldı beynimin kıvrım kıvrım odalarında, kelimelerin.

HAYAL, HİKÂYE, HAKİKAT

HAYAL Mİ, HİKÂYE Mİ, HAKİKAT Mİ?

KİM, HANGİSİNİN İÇİNDE GİZLİ?

Üç kelam bakarsan sekiz hece, 18 harf eder toplarsan. Harfine, hecesine değil de onlar birleşince bende oluşan manaya baktım ve oldu yaşam. Nasıl mı? Hayal edersin çıkarsın yola, götürür seni hayatının masalına. Masal deyip geçme aman ha; lâmekânda, bir göz açıp kapayıncaya kahramanların sendeki yansımasıyla hikâyeni yazarsın, hayat kitabının satırlarına. Gelelim bunca yolculuğun, onca yolun amacına: Varmaktır hakikat dağlarına. O dağlar ki dorukları yücelerden yüce ve bazen sunar bulutlu bir gece, müphemdir her şey silikçe ama yine de ışık göz kırpar ve sen yorulmadan, bıkmadan, usanmadan o ışığın peşindeysen o doruklardan pırıl pırıl bir göğe bakarsın. Düşlersen eğer bir kuyruklu yıldızın kuyruğunda gönderdiği hikâyeni kucaklarsın. Hayallerin çoksa alırsın hediyeni; yolun kalp yoluysa anlarsın varlığının sebebini. Ve masallarla, hikâyelerle çıkarsan yola, görürsün hakikatini.

Ezcümle, ne güzel demiştir bir şair:

Bizim işimiz belki de,
Nilüfer çiçeği ve çağımız arasında,
Hakikat şarkısının peşinde koşmaktır. (Sohrap Sepehri)

Beşer yanıyla koşar insan önce masala. Peki, ya sonra? Değişip dönüşür, masalın tinsel yanıyla. Çünkü her masalın kalbinde hakikat gizlidir, derinlerde. O hakikat ki acı verir zaman zaman insana. İşte o anda masalın kahramanları gelir, sana el verir. Şifahi geleneğin binlerce anlatıcısının bilgeliğini sunarak hakikatin soğuk, kara olan yüzünü hikâyenin içinde yaşarsın, hayallerinle. Hikâyen sarıp sarmalar seni merhametiyle ve gerçek gün gibi ışık saçar yüzüne. Masal kahramanının bedeninden sıyrılır ve masalın hakikati olan insanın özüne varırsın. Kabuklarından arınırsın, hakikatinle erdemli insanla kucaklaşırsın.

Eee, niyet edelim o vakit, masallarda kendimizi düşleyelim ve ruhumuzun şarkısını dinleyerek hakikatimize erelim.

Sevgiyle, sevgimle…

Start typing and press Enter to search

Skip to content