BİLİNÇLİ FARKINDALIK

Print Friendly, PDF & Email

Yazarın Kendi Sesinden Dinle

Yağmurlu bir Ankara sabahında arabama binip yola çıktım. Trafik hızla akarken bir köprülü kavşak girişinde aniden bende film koptu. Neredeyim? Nereye gidiyorum? Hızla yanımdan geçen araçlar, korna çalanlar hatta arabadan el kol salllayanlar. Sanki bir kabusun içindeyim. Bir şeyler yapmalıyım, ama ne bilmiyorum. Fiziken oradayım ama ruhum! O nerede? Görüyorum yol benim için kırmızı ışık gibi yanıp sönüyor, tehlike diye bağırıyor. Duyuyorum, inanılmaz hakaretler utandırıyor. Belki inanmayacaksınız, korkunun etkisi ile vücudumun salgıladığı kokuyu bile alıyorum. Beş duyum işlevini yerine getiriyor. Ama beni harekete geçirecek zihinsel aktivitem yok. Kayboldum! Yolda değil aslında zamanda kayboldum. Acaba odaklanmam gereken zamanı nasıl kaybettim.

Engebeli kayalıklardan dökülen şelaleler gibi kayıtsız şuursuz yol boyunca gidiyorum. Belki onun bile denize karışmak gibi büyük bir arzusu var ama benim var mı?

Şimdi bu yazıyı okuyanlar sizden ricam hemen şu an durun. Bırakın yazıyı da elinizdeki diğer işlerinizi de. Ne yapıyorsunuz? Düşünün ne için yaşıyorsunuz? Yapmazsanız ne olur? Var mı gerçek bir hedefiniz? Yani iş güç dışında ne kadar tanırsınız kendinizi? Ne mutlu eder sizi? Bunların kaçını yapıyorsunuz?

Biz insanlar evlenip çoluk çocuğa karışınca artık onların hayatlarını yaşamaya başlıyoruz. Onun uykusundan boşalan zaman, onun okulu için planlamalar, onun istek ve öncelikleri sonrasında kendimiz olmaktan vazgeçiyoruz. Ardından tabi olarak mutsuz bir ortam yaratıyoruz ve çocuklarımıza da mutsuzluk aşısı yapıyoruz .Çünkü rol modelleri bizleriz.

Oysa hayatı biraz yavaşlatsak. Maddi doyum sağlayan metalardan uzaklaşıp manevi tatmin için uğraşsak. Bunun için önce kendimizi tanımakla işe başlayabiliriz. Sinema izlemeyi seviyorsanız, ailece izleyecek bir film seçebilirsiniz. Hareketli bir çocuğunuz varsa doğaya çıkmak ne güzel olur. Ağaçların arasında saklambaç oynamak, meşe palamudu toplamak belki. Spor yapmayı sevenler, futbola ne dersiniz? Kızlar da futboldan çok hoşlanır yeter ki babası ile yan yana olsun. Onun yüzüne sevgiyle bakışını, şen kahkahalarını duysun. Ya da mutfakta ekmek pişirme deneyimine ne dersiniz? Sevginizi mayalayıp, kokusunu apartmana yaysanız. Yaşlı komşularınıza kızınız yada oğlunuzla yollasanız. O maya yayılsa yüreklere ne güzel olurdu. Güzel günleri hep yarınlar için planlamaktan vazgeçip bugüne hatta bu ana odaklanmak. Anın farkında olup tadını çıkararak hakkını tam anlamıyla vermenin zamanı gelmedi mi?

Yeni bir kavram bu aralar sıkça duyulur oldu. Hatta eğitimleri bile verilmeye başlandı. “Bilinçli farkındalık “ Aslında çok eski bir geçmişi ve belki de birçok farklı uygulama türleri olmasına rağmen isim olarak çok yeni. Bazılarımızın geçmişle bağları çok kuvvetlidir. Kendimizi olmuş bitmiş şeyleri düşünmekten alıkoyamayız. Kimimizi ise yalnızca gelecek ilgilendirir. Sürekli yarınları planlarız. Böylece her gün ya dünde kalır ya da yarına atılırız. Yaşamadan yaşlanırız. Bilinçli farkındalık birkaç egzersizle bizim aslında bildiğimiz gerçeği fark etmemizi sağlıyor. Bazı nefes ve duyu egzersizleri ile ana odaklanıp her ne yapıyorsak tam anlamı ile yapmamızı sağlıyor.

Bugün sınıfımda yeni bir konu anlatmadan önce öğrencilerime uygulamaya çalıştım. Çok basit düzeyde rahatlama ve nefes egzersizleri ile sakinleşip tamamen o derse kanalize olmalarını sağlamaktı hedefim. Gözlerini açtıklarında birçoğu “A her yer masmavi olmuş .” dedi. Çok kısa süreliğine de olsa dikkatlerini bana odakladılar , bunu gözlerinde gördüm. Kendime uyguladığmda ise günün stresinden arındığımı hissettim. Egzersizleri denemeye ve etkilerini gözlemlemeye değer . Bence sizler de biraz zaman ayırıp üstüne düşünün derim.

Zor günlerden geçtiğimiz bir dönemde acıları şefkatle azaltmak mutluluğu aramak, ona gideceğini düşündüğümüz yolda yürümek gerek. Artık ya dalgalara teslim olur, onların yönünde kaybolursunuz ya da dümeni ele geçirir ve güvenli limanlara sığınırsınız.

.

Start typing and press Enter to search

Skip to content