Sayı 22 Editörden

Print Friendly, PDF & Email

YUSUF DURU

Meddah, Masal Anlatıcısı

Merhaba gönlü güzel masal dostları,

Dergimizin 22. Sayısı ile sizlerle birlikteyiz. Çok şükür. Bu dönemde yaşadığımız bazı sıkıntılardan dolayı bir miktar ara vermek zorunda kaldık. Ancak her sıkıntıda olduğu gibi karanlığın en dip noktası ışığa en yakın nokta olarak karşımıza çıkıveriyor. Atlattık çok şükür.

Dergimiz ilk yola çıktığından bu yana çizgisinden taviz vermeden ilerlemeye, yayın hayatına devam etmeye çalışıyor. Bir çok zorluğu var yayıncılığın. Takdir edersiniz hem maddi, hem de manevi külfeti çok ama gönül verdiğimiz ve sevdiğimiz bir iş olduğu için masal anlatmayı, masal yazmayı, masal okutmayı tercih ediyor, gidebildiğimiz yere kadar gideceğimizi buradan duyuruyoruz.

Milletlerin kültürlerinde var olan, kültürü yansıtan anlatı türü masalı öğrenmek, öğretmek, anlatmak ve yeni nesillere sevdirmek için özellikle son yıllarda çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Elbette bu arada masal anlatıcılığı konusunda kendisini yetiştirmeye çalışan, herhangi bir okul ya da ekol mezunu olmayan, sadece usta anlatıcılardan aldıkları eğitimlerle masal anlatıcılığına soyunan arkadaşlarımızda var. Bunların da gayretlerini, çabalarını takdirle karşılıyoruz ancak burada dikkat çekmek istediğimiz çok önemli bir husus var. Kültürü yaşatmak, katkı sağlamak ve nesillere aktarmak adına yapılan çalışmalarda yetersiz birikim, donanım ve kültürel alt yapı olmadan, sadece maddi kazanç yada saygınlık elde edebilmek adına yapılan çalışmalar elbette söz konusu alana zarar vermektedir.

Herhangi bir üniversitenin, herhangi bir edebiyat bölümünü bitirmek, burada Türk kültürü ile ilgili çalışmalara katılmak ya da okumalar yapmak yeterli olmuyor maalesef. Kaldı ki günümüzde bir çok üniversitenin mezkur bölümlerinde özellikle mit ve masal konusu detaylandırılmadan, üstünkörü bir şekilde anlatılıyor ve tabir yerinde ise geçiştiriliyor.

Gerekli donanıma sahip olmadan masalla ilgili ortaya çıkanlara karşı, kendisi ile bir dönem Konya’da mahalli bir gazetede çalışma imkanı bulduğum kıymetli hocam Prof.Dr. Saim Sakaoğlu beyefendinin tespitini buraya alarak konuyu daha anlaşılır hale getirmek istiyorum. Sayın hocam “Milli Folklor Dergisinin 2021 yılınında yayınlanan 84. Sayısında “MASALLARIN OLUŞUMU ÜZERİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM” başlıklı makalesinde bakın bu konuda neler söylüyor.

“Bunlara ek olarak, Avrupa’da 200 yıldan beri ciddi çalışmalar sonucu ortaya konulan eserlere, en azından en gerekli olanlarına ulaşılmalıdır. Sadece bu konuda bir iki örnek vererek ne demek istediğimizi ortaya koymaya çalışalım. Her araştırıcı genel masal bilgileri için, eğer İngilizce biliyorsa The Folktale (1946)’e eğilmelidir, eğer bu özelliği veya imkânı yoksa, The Folktale’i okuyanların Türkçe notlarından, yararlanmalıdır. Ancak bazı açıkgöz araştırıcılar sanki bu eseri görmüş gibi not düşerek (!) yararlanmaktadır. Hatta daha ileri giderek Türk ma-salları ile ilgili olarak verilecek bir kısatarih bilgisi için, yine eskilere sarılarak ve onların andığı eserleri görmüş gibi hareket edecektir. Mesela, M. Digéon’un Nouveaux Turc et Arabes (1781) adlı kitabını görmüş gibi davranan araştırıcılara, eserin boyutunu sorsak, acaba ne cevap vereceklerdir?”

Fazla söze ne hacet değilmi sevgili okurlar…

Saim Sakaoğlu hocamın makalesine ulaşmak isteyenler için internek erişim adresini buraya alıyorum.

https://www.millifolklor.com

Bu sayımızda bir de sürprizimiz var siz okuyucularımıza. Yazarlarımızdan Selman Devecioğlunun kızı Zeynep Ravza Değirmencioğlu yeni yazısıyla aramıza katıldı. Çok güzel ve tatlı bir kaplumbağa hikayesini bizlerle paylaşmış.

Sizi yeni sayımızla başbaşa bırakıyorum efendim. İyi okumalar.

Start typing and press Enter to search

Skip to content