Sayı 20 Editörden

Print Friendly, PDF & Email

Yeni bir sayı ile yine birlikteyiz. Biliyorum ziyadesi ile gecikti. Ancak yaşadığımız büyük bir felaket tam da yayına girmek üzere iken üzerimize kara bir kabus gibi çöküverdi. O yüzden tüm çalışmaları durdurduk ve tüm Türkiye gibi, ülkemizin fedakar insanlarını örnek olarak bizde elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince depremzede kardeşlerimiz için bir şeyler yapmaya çalıştık.

Türkiye asrın felaketini yaşıyor. Bu karanlığın dip noktalarından biri. Enkazın üzerinde siyasi rantı için yayın yapanlardan, yağmacılık yapanlara, tüm ailesi ile birlikte yakınlarını da toprağa gömerek kelimenin tam anlamıyla, mahşeri kalabalık içinde yapayalnız kalanlardan bu enkazın altından sağ çıkılmaz diye düşünülen yerden yürüyerek çıkana kadar şaşırdığımız, hayretler içinde kaldığımız öyle çok olay yaşadıkki, gerçekten şu son bir ay hem ülke için, hem de insanlık için ibret vesikaları ile doluydu.

Yardım faaliyetleri tüm Türkiyede büyük bir fedakarlıkla organize edilmeye başlandı. Depremden birkaç saat sonra devletimiz tüm imkanlarını seferber ederek bölgeye intilak etmesi gereken herkesi ve her şeyi harekete geçirdi. Her ne kadar birileri edepsiz ve pervasızca devlet nerede diye bağırsada (ki tamamen provakasyon kokan bu çığlıklar çok şükür yerini bulmadı) Depremin hemen sonrasında devlet deprem bölgesine bütün unsurları ile intikal etti.

Hatırlayanlar vardır, bilmeyenler için söylemek istiyorum. 1999 depreminde devletin başındaki adam pervasızca çıkıp büyük bir çaresizlik içinde deprem bölgesine ulaşamadıklarını, iletişim kuramadıklarını o yüzden de sağlıklı bilgi alamadıklarını söyleyecek kadar büyük bir acziyet içinde kıvranıyor, bunu da hicap etmeden çıkıp halkın önünde açıklıyordu.

Dünle bugünü mukayese etmek bile büyük bir insafsızlık olur. Bir Osmanlı bürokratı çok güzel söylemiş. Siz dışardan biz içerden bu devleti yıkamadık gitti. Diye. İçimizdeki hain ve insafsızları Allaha havale ediyoruz.

Bu arada bu vesile ile yetkili ve etkili kişilere de bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Orada, yani deprem bölgesinde değişen demografik yapıyı dış mihraklı güçlerin maşası konumundaki insanlar da dahil olmak üzere bir çok kötü niyetli unsur körüklüyor. Lütfen bu konuda acil tedbirler alınması lazım. Bölgede bulunan ve şu an sığınmacı, kaçkın, göçkün, misafir, Suriyeli mülteci sıfatları da dahil olmak üzere ne ile ifade ederseniz edin, birkaç yıl öncesinden ülkemize girmiş olanların bölgede ciddi bir hazırlık içinde oldukları gözleniyor. Bu demografik üstünlüğü ele geçirmek ve söz sahibi olmak için onlar adına çok önemli bir fırsat ve bunu değerlendirmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda kendilerine bu yönde telkinlerde bulunan, el altından bu yapıları, destekleyenler de cabası. Mutlaka devletimizin haberi vardır ama bende bir hatırlatayım dedim.

Elbette toparlanacağız, bu yaralar sarılacak, zaman nehri büyük bir ihtişam ile akmaya devam edecek ve bu enkazın üzerine yeni hayatlar, yeni umutlar filizlenecek, kurulacak. Ancak zihinlerde yine acı fotoğraflar ve hatıralar kalacak. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar diye boşuna söylenmemiş.

Dergimiz siyasi bir dergi olmadığı için çok fazla detaya girmeden yazmaya çalıştım. Rabbim asrın felaketinde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmetiyle muamele etsin. Yaralılara acil şifalar diliyoruz. Yakınlarını kaybetmiş tüm kardeşlerimize de sabrı cemil niyat ediyoruz.

20. Sayımız depremden dolayı biraz gecikti. Ama işte elinizde inşallah. Yeni sayıda buluşmak üzere. İyi okumalar diliyorum.

Start typing and press Enter to search

Skip to content