BAY STRES İLE BAYAN RAHAT
Yıllardan 2020… Mevsimlerden bahar… Baharın tüm güzelliğini seyrediyorum küçük ama şirin balkonumdan. Ağaçlar pembe elbiselerini giymiş, balolardaki güzel peri kızları gibi hafif hafif esen rüzgarla salınıyorlar bir ileri bir geri… Doğa ilk defa bu kadar mutlu belki. Mesleğine aşık bir öğretmen gibi veriyor tüm dünyaya dersini. Ben de aldım güzel öğretmenimden nasibimi… Uzun uzun kendimi dinledim. İçimdeki beni dinledikçe değiştim. Meğer ne kadar uzakmışım kendime ve de yüreğime… Elveda, dedim beni yoran her şeye. Memur çocuğu gibi zorlandım biraz ama başardım sonunda… Sımsıcak ‘’Merhaba’’ dedim yeni bana. Dünyaya yeni gelen bir bebek gibi bakıyordum yaşama. Kuşların sesini duydum ilk defa. Balkonumdaki fesleğenime şiirler okudum. Okudukça yüreğime dokundum. Kiri, pası atıp bambaşka bir ben oldum. Bay Stres’i gömdüm toprağa, hoş geldin dedim Bay Mutlu’ ya… Ve teşekkür ettim zorluğun içindeki faydaya.
BAY STRES
1.BÖLÜM
Bay Stres
Bay Stres, bir şirketin muhasebecisidir. Her tarafı yüksek kulelerle kaplı, ağaçların olmadığı bir yerde çalışan Bay Stres şirketin en kıl adamıdır. Her şeyi sorun yapabilecek kadar yaratıcıdır. İş arkadaşları onu görünce yönünü değiştirir çünkü ne zaman yanından geçseler Bay Stres’in olumsuz konuşmalarına maruz kalırlar. Olumsuz düşünen insanlara maruz kalmak metruk bir binada yalnız kalmaktan beterdir. Neymiş efendim: ‘’Yanımdan hızlı geçtin, senin oluşturduğun hava yüzünden hastalanacağım.’’ İşte bu kadar kıldır bizim Bay Stres. Ne zaman nerede canınızı sıkacağı asla belli olmaz. Çalıştığı odanın pencereleri hep kapalıdır çünkü dışarıdaki egzoz akciğerlerine zarar verip, onu kötü hastalığa yakalatabilirmiş. Ne zaman bir arkadaşı ona belge vermek zorunda kalsa koşarak lavaboya atar kendini. ‘’Belgeyi veren, elini en son ne zaman yıkadı?’’ gibi düşüncelerle beynine savaş açar. Sonra da dayanamayıp defalarca elini sabunlar. Bu özelliğini bilen arkadaşları onu bu durumdan kurtarmak için ‘’belge uzatıcı’’ adını verdikleri bir alet üretmişlerdi.
Bay Stres, en iyi iş benim elimden çıkmalı diye düşünür ve kimsenin çalışmadığı kadar çalışır. Şirketi ilk o açar en son o kapatır.
İş Arkadaşı Çaycı Şevket, Bay Stres için şöyle der: ‘’Hayatımda bu kadar çalışkan aynı zamanda bu kadar kıskanç bir adam görmedim. Bir keresinde beni bile kıskandı. Halbuki ben ilkokuldan terk, göbekli, kel, kısa boylu bir adamım. Kıskanılacak hiçbir yönüm yok. Sen ki Bay Kıl da olsan koskoca şirketin muhasebe işlerine bakan, değerli birisin. Beş üniversite bitirmişsin. 1.85 boyunda kara yağız bir şehzade kadar yakışıklısın. Bu adamın kafası nasıl çalışıyor acaba? Ondaki meziyetler bende olsa Mars’ta kral olurum kral’’
Şirketin sahibi Mesut Bey,
‘’Çalışkan olmasa bir dakika bile tutmam bu kıl adamı. Adam o kadar alıngan ki… Bir keresinde çay söyledim ona, söylemez olaydım! Neymiş efendim çayı açık içtiğimi biliyorsunuz buna rağmen demli çay söylediniz, diye bana küstü. Kardeşim çayın demliyse söylersin Şevket’e çayını açar. Bu kadar basit! Bunda küsecek ne var dimi ama? Hayat dediğin küçük bir oyun. Bize verilen rolleri oynayıp, göçüp gideceğiz. Ne gerek var onu sorun et bunu sorun et. Böyle ömür mü geçer canım? Dedim ya çalışkan olmasa bu kadar kıl bir adamı tutmam bir dakika yanımda!
İşte böyle ilginç bir adamdır Bay Stres. Gereksiz yere her şeyi sorun yapabilir. Komşuları onun için mutluluk kovar, der. Gerçekten de Bay Stres’in mutlu olduğu görülmemiştir. Oysa bir fark etse… Ne çok güzellik var etrafında… Uçan kuşların kanatlarından çıkan hoş sesler, parklarda mutlulukla sallanan çocukların gözlerindeki ışıklar, çiçeklerin hoş kokuları, başını sokabileceği bir evi, her ay düzenli yatan maaşı… Ve daha neler neler… Saymaya ömür yetmez. Ama Bay Stres görmez etrafındaki güzellikleri… Koklamaz mis gibi çiçekleri… Tutulmuş mutsuzluk hastalığına öteden beri…
Bayan Rahat
Bayan Rahat, Bay Stres’in eşidir. Kumral saçları yüzüne dökülen, yeşil gözlü hoş bir bayandır. Bayan Rahat da eşinin tam tersi bir insandır. Hiçbir şeyi kafasına takmaz. Dünya yansa umurumda olmayacak kadar rahat bir insandır. Ev işlerinde yetersizdir. Çünkü bu hayatta önemli olan tek şey onun rahatıdır. Kimse için canını sıkmaz. Dünyanın en hoş kadının canını kim sıkabilir, der kendi kendine. Bayan Rahat kendini çok beğenir. Dünyada benim kadar özel bir kadın yok, der aynalara her baktığında. Bütün gün evde yan gelip yatar. Yüzüne, saçlarına maskeler hazırlar, bütün gün keyfine bakar. Koca bir kap dolusu cipsini alıp televizyonun karşısına geçmeye bayılır. Ne bir yemek ne bir temizlik. Yan gel yat oh ne rahat hayat!
Bay Kıl ile Bayan Rahat birbirinden oldukça farklı iki insandır. Nasıl evlendikleri hep soru işareti olarak kalmıştır onları tanıyan insanların kafalarında. Aslına bakarsanız onlar bile şaşırmışlar bu evliliğe. Bayan Rahat’ a göre bu evliliğin iki suçlusu var: onlar da zıt kutuplar… Bay Kıl, Bayan Rahat’ı görmemek için uzun saatler işte kalır. Yatmadan yatmaya gelir eve. Belki de çalışkanlığının altında bu sebep vardır, kim bilir. Eve yatmadan yatmaya gelen pazar günlerini ise bütün gün kahvede geçiren Bay Stres’in evliliği öyle ya da böyle yürür. Bayan Rahat eşinin her şeyi sorun yaptığını çok iyi bilir ama oralı olmaz. Öyle ki evde yangın çıksa komşulardan biri elbet görür, itfaiye yetişir, söndürür, diye düşünür.
Bayan Rahat bayılır boş konuşmaya. O kadar boş ve farklı konular bulur ki… Kulaklarınız duysa söylenen boş sözleri şaşkınlıktan yutarsınız küçük dilinizi. Boş sözlerden rahatsız olan Bay Stres, Bayan Rahat’a çenen kopsun inşallah, diye beddua eder. Bay Stres bu bedduayı söyler söylemez ceketini alır, evi terk eder. Bayan Rahat ise ev bana kaldı, diye sevinir. Evde kendi kendine Ankara misket oynar. Mutsuz evliliğinin farkında olmayacak kadar rahat olan Bayan Rahat ile her şeyi stres yapan Bay Stres’in hayatları böyle mi devam edecek peki? Değişir mi değişmez dediğimiz insanlar? Zaman ne saklar bilinmez. Zaten bilinmezliklere yolculuk yapmak değil midir hayat? Kendinden kendine giden yolu bulduğu zaman insan değişir. İnsan kendini dinlediği zaman kendine katlanmayı başardığı zaman da değişir. Peki sizce Bay Stres ile Bayan Rahat değişti mi? Meraklısına işte öykümüzün devamı…
2. Bölüm
Tüm dünya üzerinde etkili olan Covid 19 Bay Stres’in yaşadığı şehre kadar gelmişti. Covid 19 nedeniyle okullar, devlet kurumları, şirketler hatta mahalle arası bakkallar bile kapanmıştı. Tüm insanlar korku ve şaşkınlığı aynı anda yaşıyordu. Ama bazıları vardı ki az kalsın stresten öleceklerdi. Bay Stres’in stresi o günlerde tavan yapmıştı. Yatağından çıkmıyor. Örtüyü kafasına kadar çekip saatlerce öylece yatıyor. Gözlerini tavana dikip düşünüyor, hayatını sorguluyordu.
Bayan Rahat ise’’ Aman birkaç aya biter, okullar niye kapandı ki bence buna hiç gerek yok.’’ diyerek Bay Stresi iyice kızdırıyordu. Zaten stresli olan Bay Stres patlıcandan bile daha mor geziyordu evin içinde. Zamanla tüm dükkanlar kapandı. Durum oldukça ciddiydi. Ve bir gün son dakika haberi olarak sokağa çıkma yasağı geldiği duyuruldu televizyonlarda. Bayan Rahat hayatında ilk defa gerilmişti. Ne yiyeceğiz, ekmeği nerden alacağız, diye söylenirken bir anda kendini ekmek yaparken buldu. Hayatında ilk kez ekmek yapan Bayan Rahat’ın eşi Bay Stres şaşkındı. Bayan Rahat internetten aldığı tariflerle kurabiyeler, pastalar yapmaya başladı. Bay Stres on yıllık eşinin bu kadar becerikli olduğunu görünce çok şaşırdı. Aslında Bayan Rahat’ın eli çok lezzetliydi. Kendisi farkındaydı ama yıllarca rahata öyle alışmıştı ki… Rahatlık onun yakasını bırakmıyordu bir türlü. Ta ki pandemi sürecine kadar… Bayan Rahat ekmek, kurabiye derken ev işlerine de ağırlık vermeye başladı. Aslında ev işlerinin onu nasıl rahatlattığını fark etti.
Kaç yaşında olursa olsun insan öğreniyordu çünkü hayat çok iyi bir öğretmendi. Hayat eğer bir şey öğretecekse insana mutlaka bir yolunu da buluyordu. Bay Stres evde kaldığı günlerde dinlendiğini hissetti. Yıllarca durmadan çalıştığı için göremediği tüm güzellikleri fark etti. Bahçesindeki ağaçlarda yaşayan kuşların sesini duyunca sanki en sevdiği şarkıyı dinliyormuş gibi hissetti. Ağaçlarla güneş ışıklarının oynaşmasını görünce aklına çocukluğunda mahalledeki arkadaşlarıyla oynadığı kovalamaca oyunu geldi. Ve ilk defa o gün yüzünde bir gülümseme oluştu. Koşarak aynanın karşısına geçti. Kendisine uzun uzun baktı. Sonra kendisine gülümsedi. 45 yaşındaydı ve yanağında bir gamze olduğunu fark etti. Sonra bahçeye çıkıp çimlere uzandı, gökyüzünü seyre daldı. Çalışmaktan, koşturmaktan göremediği güzellikleri gören Bay Stres’in yüzü aydınlandı. Tıpkı içindeki kendiyle tanışan insanlarda olduğu gibi… Bay Stres ne kadar boş şeyleri sorun yaptığını anladı bu süreçte. İzlediği haberler, okuduğu kitaplar da etkili oldu elbet… Ama bir gün öyle bir şey oldu ki… Bayan Rahat banyoyu bol köpüklü suyla sildi. Yerler ıslak ve kaygandı. Bay Stres bunu fark ettiğinde artık çok geçti. Ayağı kaydı ve kolunun üstüne düşerek sağ kolunu kırdı. Sağ kolu alçıya alınan Bay Stres tekrar eskisi gibi her şeye kızan biri oldu. Bayan Rahat ise kendini suçlu hissettiği için her gün kemik suyuna çorbalar yaparak eşine kendi elleriyle çorba içiyordu. Bay Stres önce eşine izin vermedi çünkü eşine çok kızgındı. Kolunun kırılmasının tek sebebi eşiydi ona göre. Ama karnındaki sesler düğün alayına dönünce eşinin uzattığı çorbayı içmeye başladı. Çorbayı içerken eşinin gözlerinin çok güzel olduğunu fark etti. İçinde bir anda bir şeyler kaynamaya başladı. Evde kaldıkları süreçte Bayan Rahat’ta olumlu bir şekilde değiştiğinden evliliklerinde güller açmaya başlamıştı. Pandemiden dışarıya çıkamayan Bay Stres hayatın o kadar ciddiye alınacak bir şey olmadığını fark etti. Bayan Rahat ise rahatlığın başına işler ne işler açtığının farkına vardı bu süreçte. Bay Stres ve Bayan Rahat pandemiden sonra yaşamın değerini anladılar. Didişmek yerine sevmenin daha güzel olduğunu yüreklerinde hissettiler. Pandemiden sonra iş yaşamına dönen Bay Stres önce evrak tutucuyu çöpe attı. Odasının pençelerini açtı. İş arkadaşları çok şaşkındı. Pencerenin önünde tüneyen kuşlar bile…