MASAL OLSUN MU  KÖPRÜNÜN ADI?

Print Friendly, PDF & Email

Sesli Dinle

İnsanlar neden masal anlatır, sorusuyla yola çıktım bu sayıda. Sonra soruyu biraz evirdim biraz çevirdim, bir de baktım ki sorunun ucu dönmüş bana. Tam bu anda şu sözler zuhur etti karşımda:

Harâret nârda’dır sac’da değildir

Kerâmet sendedir tâc’da değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs’te Mekke’de Hâc’da değildir ( Hacı Bektaş-i Veli)

Pek tabii, sihirli bir aynam yoktu amma sözlerin yansımasıyla çıktım kendimde yolculuğa ve sordum bana:

-Haydi, söyle! Neden masal anlatır ve dinler Sümeyra?

Bu soru aldı götürdü beni önce çocukluğuma, ardından dinlediğim bir masala ve çocukluğuma masal anlatana. Sonra yaşadığım bir an’da durdum köprüde, takıldım oradaki kilit taşına. Offf, ne uzun yolculuk olmuş, demeyin. Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Bir de dönüp baktım arkama,  bir arpa boyu yol gitmişim yalnızca.  Göz açıp kapayıncaya geçti zaman ve geldim yanınıza. Şimdi eteğimdeki taşları, pıtırcıkları; dilimdeki kelamları bırakacağım usulca.

Teknoloji çağının bizi esir aldığı, her şeyin çok hızlı aktığı ve ruhumun bedenimi yakalayamadığı günlerden birinde gönül kapım çalmıştı. Tıklatan, yolculuk çağrısıydı. Çocukluğumun şehrine, kadim kente davet ediliyordum. Kim bilir, belki de unuttuğum, elini tutmayı bıraktığım çocuk yanım büyüdüğü kentte yeniden var olmayı istiyordu. Ya da bana unuttuklarımı hatırlatmaya çalışıyordu. Peki, ama neyi unutmuştum ardımda?

Yürürken, birden durup ağacın altına oturan bir Kızılderiliye sormuşlar: “Neden durdun ve oturdun?” Cevap vermiş o da: “ Bedenim çok hızlandı, ruhumun ona yetişmesi için bekliyorum.” İşte, benimki de bu misal; bedenim hızlanmış, ruhum geride kalmıştı. Topladım pılımı pırtımı, düştüm yola, ruhumla aramdaki köprüyü yeniden kurmaya.

Yeri gelmişken söylemeden geçmeyelim. Köprü çok güzel bir metafordur masallar için. Metafor sözlükte mecaz kelimesine karşılık gelir. Arapçada ise cevâz, “câiz olmak, geçmek” anlamındadır. Metaforik anlatımlarla masal anlatıcıları anlaşılması zor olan bilgiyi kolay anlaşılır hâle getirirler. Bir nevi, deveyi hendekten atlatırlar ve zordan kolaya varırlar. Neredeydik, nereye geldik, demeyin. Durun, acele etmeyin. Felsefemiz “Yavaşla!” olsun diye kulağımıza üfleyelim ve devam edelim.  

“Hayat ileriye doğru yaşanır, ancak geriye doğru anlaşılır.” sözünü boşa söylememiş elbette düşünür. (Kierkegaard) İşte ben de yolculuğumda bir köprüden geçtim ve geriye dönüp geçmişime, köklerime indim. Bu yolculuk bana çocukluğumu hediye etmiş, bedenim ruhum ile vuslata ermişti.

O günden beri masallar anlatıyorum. Çünkü anladım ki bizler, kadim kültürün anlatan ve dinleyen çocuklarıymışız da değerini bilememişiz. Aslında anlatmak insanın doğasında vardır ve tarih sahnesinin her anında kendini göstermiştir. Atalarımız; ateşin başında, onun sağaltıcı yanıyla hikâyeler ve masallarla insanları çemberde bir araya getirmiş ve insanlar arasında çeşitli köprüler kurulmasına vesile olmuşlardır. Bilgi köprüsü, tecrübe köprüsü, eğlence köprüsü, kültür köprüsü ve daha niceleri. Bilir misiniz, köprülerde taşları birbirine bağlayan kilit taşları vardır. O olmazsa köprüler dağılır. Bosna- Hersek Savaşı’nın simgesi olan Mostar Köprüsü onca bombalanmaya inat görevinin bilincinde yıkılmadı. Çünkü o sadece iki yakayı değil gönülleri bağlayandı. Lakin kilit taşından vurulduğu gün dayanamadı ve parçaları sulara karıştı. İşte, masal kilit taşıdır ve bağlayıcıdır. Gönül köprüsüdür onun adı. Masalları bilinciyle değil yüreğiyle dinleyenler alır yaşamın tadını.

İşte böyle dostlar! Geçmişiyle kurunca bağını Sümeyra; anımsadı sabah erkenden yakılmış sobanın sıcaklığını, odundan çıkan çıtırtıları, burnuna gelen patates kızartması kokusu ile uyandığı sabahları, komşuluk bağlarını, sokakta oynadığı çocuk oyunlarını, bayram telaşlarını, bir fincan kahve veya çayı bahane ederek tıklanan kapıları, en çok da anneannesinden dinlediği masalları ve onu severken kullandığı tekerlemeyi… Yazayım sözlerini, siz de bu tekerlemeyle gösterirsiniz belki sevginizi. Böylece canım anneannemin ve bize bu bilgiyi aktaran atalarımızın ruhları kıvansın, bu yazıyla sözlü kültür aktarılsın.

                  Alnı sultan yaylası

                  Kaşları kalem karası

                  Gözleri zeytin danesi

                  Burnu Kâbe hurması

                  Dudakları kiraz dudak

                  Yanakları elma yanak

                  Kolları mumbar dolması

                  Parmakları yaprak sarması

                  Göbeği fincan göbek

                  Ve sonunda gıdı gıdı gelecek

Şimdi siz hayal edin kıkırdaşmaları, kurulan bağları, atılan gönül köprülerinin tohumlarını. Masallar anlatalım, gönül köprüleri kuralım. Ve unutmayalım, gönül köprüleri kurmaktır yaşamın anlamı. Biz nasıl anlatırız demeyin ve şu soruyla düşleyin: “En son ne zaman bir masal, bir hikâye anlattınız?” İzninizle ben cevap vereyim:

  • Bu yazıyı okumadan az evvel. Kelam bir sihirdir ve anlatılan her şey aslında hikâyedir.

Yaşamımız ise en güzel hikâyemizdir. Ehh! Sona geldiysek minik bir mesel ile niyet yükleyelim kelamlara, bırakalım sonsuza. Elbet bir gün arayanı bulur, kim bilir yaşamına güzellik kondurur. Benim yolculuğum da kendinize yolculuğun evveli olur.

Herkesin gökte yıldızının olduğu bir bahçe de yalnız elma ağacı yaşarmış hüzünle. Çünkü bir onun yıldızı yokmuş, ne yerde ne gökte. Öyle ağlar öyle ağlarmış ki akan yaşlar dallarından gövdesine, oradan köklerine akarmış.  Bir gün, bir bilge çıkagelmiş ve ona “Böyle bir yıl bekle. Sana gelip bir sır vereceğim.” demiş. Vakti gelince bilge yeniden çıkagelmiş. Elma ağacı da bu sürede büyüyüp dallarını göğe kaldırmış, köklerini daha derine salmış. Meyvelerinin kokusu her yanı sarmış. Bilge o güzel elmalardan birini izin alarak almış. Cebinden çakısını çıkarmış ve elmayı enine ortadan ikiye kesmiş. Tüm bunları izleyen elma ağacı “Haydi, söyle sır ne? Benim yıldızım nerede?” Bilge kestiği elmayı ona göstermiş ve demiş ki:

Herkesin yıldızı gökte

Sen arama onu gökte ve yerde

Senin yıldızın kalbinde…

Velhasılıkelam, yıldızını yerde gökte değil kalbinde bulup hikâyesini anlatabilenlerden olabilmemiz ümidiyle. Sevgiyle, sevgimle…

Start typing and press Enter to search

Skip to content