Mümü ile Ejder
Bir zamanlar, Mümü adında, bir balık yaşardı. Mümü, bir mürekkep balığıydı. Diğer balıklardan oldukça farklıydı. Mümü’nün mürekkep keseleri vardı. Mümü, bazen tehlikeler ile karşılaşırdı. Tehlike anında mürekkep kesesini suya bırakırdı. Su bulanınca da tehlikeden kaçardı. Mümü, sevgi dolu bir balıktı. Şarkı söylemeye bayılırdı. On kolu, şarkılarına eşlik ederdi. Lacivert denizin ortasında hoş bir gösteri başlardı.Tüm balıklar Mümü’yü izlemeye bayılırdı.
Mümü, yolculuk yapmayı da çok severdi. Yolculuk için gece olmasını beklerdi. Her gece, en derinlerden yukarıya doğru yüzerdi. Yolculuk sırasında bir sürü farklı balık görürdü.
Akyalar, barbunyalar, çaçalar, sardalyalar…
Gördüğü tüm balıklara, gülümseyerek selam verirdi. Bu yüzden tüm balıklar Mümü’yü çok severdi. Ama biri vardı. Mümü’yü herkesten çok seven biri. O kim mi? Haydi, biraz düşünelim! Aklımıza gelen tüm balıkları sayalım.
Kılıç Balığı mı? Uskumru mu? Levrek mi? Tekir mi? Hamsi mi?
Hım, onlar değil mi?
Tamam, tamam şimdi buldum. Mümü’yü en çok Bayan Vatoz sever. Yani Mümü’nün matematik öğretmeni. Çünkü Mümü, çok çalışkandır. Matematik dersini güzelce dinler. Ödevlerini düzenli yapar. Derste hep parmak kaldırır. Sayılara bayılır. Yıldızlarla saymaca oynar. Yıldızları bazen toplar bazen de çıkartır. Yıldızlar sayesinde matematiğini geliştirir.
Günlerden bir gün… Mümü, mavi sularda şarkı söylüyordu. Arkadaşı Ejder Balık’ı Mümü’nün yanından geçti. Ejder Balık’ı çok üzgündü. Mümü, şarkı söylemeyi bıraktı. Hemen arkadaşının yanına gitti.
—Neyin var Ejder? Çok üzgün görünüyorsun.
—Çok üzgünüm çünkü sayıları sayamıyorum. Her defasında kafam karışıyor. Tüm sayılar birbirine benziyor. Ne yapsam olmuyor.
—Üzülme arkadaşım, her şeyin bir çaresi var. Sana bu konuda yardım edebilirim.
Ejder balığı, kafasını kaldırdı. Gözleri parladı.
—Gerçekten mi? Nedir çaresi?
—Gece benimle uzun bir yolculuğa çıkacaksın.
—Sayı saymakla yolculuğun ne ilgisi var?
—Ben sayı saymayı Yıldız Ülkesi’nde öğrendim.
—Yıldız Ülkesi mi? Orası da neresi? İlk defa duydum.
—Denizin aydınlık yeri. Suyun yüzeyi. Gökte bir sayı boncuğu var. Tüm boncuklar ışıl ışıl. Hepsi çok güzel. Ben sayı saymayı yıldızlar sayesinde öğrendim. Yıldızları, kendime sayı boncuğu yaptım.
Ejder Balık’ı, Mümü’nün söylediklerinden etkilendi. Gökteki sayı boncuğunu çok merak etti. O gün heyecanla geceyi bekledi. Sonunda beklenen an geldi. Mavi sular, koyu laciverte döndü. Mümü ile Ejder Balık’ı yola düştü.
Yüzdüler, yüzdüler…
Uzun bir yolculuktan sonra denizin yüzeyini gördüler. Ejder Balık’ı, yıldızları ilk kez görüyordu. Hayranlıkla yıldızlara baktı.
Mümü, heyecanla konuştu:
—İşte parlayan sayı boncuğum. Matematiğimi onlar sayesinde geliştirdim. Her gece uzun ve zorlu yolcuklar yaptım. Buraya gelene kadar bir sürü tehlike ile karşılaştım. Buna rağmen hiç pes etmedim. Yıldızları tek tek saydım. Bazen sayılar birbirine karıştı. Ama pes etmedim. Çalıştım, çalıştım… Durmadan çalıştım. Haydi arkadaşım, sıra sen de! Say bakalım yıldızları.
Ejder Balık’ının gözleri ışıldadı. Artık onun da bir sayı boncuğu vardı. Şimdi çalışma zamanıydı.
Ejder Balığı, heyecanla saymaya başladı.
‘’Bir, iki, üç, dört, altı…’’
—Dörtten sonra beş gelir, dedi Mümü.
—Uffffffffff, olmadı. Sayıları yine karıştırdım.
Mümü:
—Dert etme, yaparsın. Bir gün sen de benim gibi sayarsın. Sadece çok çalışmalısın. Haydi arkadaşım, saymaya devam et.
Ejder Balık’ı tekrar yıldızları saydı.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on…
Ejder Balık’ı bütün gece yıldızları saydı. Saydı, saydı, saydı… Çok ama çok çalıştı. Artık sayıları karıştırmıyordu. Sayıları sırayla saymayı başarmıştı. Ejder Balık’ı, arkadaşı Mümü’ye teşekkür etti. Mümü sayesinde çok önemli bir şey öğrenmişti. Başarmak için çok çalışmak gerekliydi.