EBEVEYNLERİN MASAL KORKUSU
Dar görüşlü ve tutucu yaşam tarzının egemen olduğu geçmiş dönemlerde bile ebeveynler çocuklarının masallara erişimlerine izin vermişler, teşvik etmişlerdir. Oysa modern ve aydın zamanlar diye tasvir ettiğimiz günümüzde birçok ebeveyn çocuklarını geleneksel masallardan uzak tutmaya çalışmaktadır. Masallardaki olumsuz ve kötü olarak tanımlanan karakterleri, olayları yumuşatma, törpüleme çabasındadırlar.
Olağan dışı, gerçek dışı, hayal ürünü olarak gördükleri süreçleri sadeleştirme ve gündelik hayata indirgeme eğilimindedirler. Yani bir anlamda ebeveynler masallardan korkmaktadırlar, çocuklarının korktuklarını, korkacaklarını varsayarak. Çocukların hayatındaki gerçeğin bir yetişkininkinden farklı olabileceği çoğu zaman akıllarına gelmez. Aslında masallar bizim anladığımız ve tanımladığımız gerçekliği anlatmaya çalışmazlar. Bizim çoğu zaman anlayamadığımız, göremediğimiz, ulaşamadığımız bilinç dışını anlatırlar. Masallarda bizlere gerçekdışı gibi görünen imgelemler bilinç dışına erişen sembolik dildir. Hem çocukların hem de yetişkinlerin bilinç dışında her duygu vardır. Sadece kabul edilenler, gerçek bulunanlar değil, kabul edilmeyenler ve gerçek bulunmayanlar da vardır. O yüzden masallar ve masallarda anlatılanları bildiğimiz gerçeklik algımızla ölçmek, çocukları da bu algılarımızla anlamaya çalışmak sadece kendimizi kandırmaktır.
Sizlere kendi yaşadığım bir deneyimimi örnek olarak aktarmak istiyorum. Kızım 3,5 yaşında iken anaokuluna başlattım ve uzun bir süre okula istemeyerek hatta ağlayarak gitti. Bir süre sonra beni kötü bir anne olmakla suçladı ve evden kaçıp kendisine iyi bir anne bulacağını söylemeye başladı. Kızıma evden kaçan çocukların başlarına kötü şeyler gelebileceğini, kötü niyetli kişiler tarafından sokaklarda zorla çalıştırılabileceklerini anlattığımda bana cevap olarak; “Başıma böyle bir şey gelirse iyi kalpli insanlara ev adresini söylerim ve beni eve geri getirirler.” dedi. Kızımın beni kötü bir anne olarak algılanması ona anlatmış olduğum masallardaki kötü karakterlere bağlı değildi; gerçek hayatında yaşamış olduğu onu korkutan ve endişelendiren gerçek deneyimlerine bağlıydı. Ama evden kaçtığı takdirde kötü insanların eline düşerse ve başına kötü bir şey gelirse iyi insanların da olabileceği, iyi insanlardan yardım alabileceği ve eve geri dönebileceği algısı dinlemiş olduğu masallardaki çözüm yollarının bir yansımasıydı.
Çocuklar ebeveynlerini masallardaki üvey anne, kötü anne, ejderha, cadı, dev gibi gördüklerinde ebeveynler bunların masallar nedeniyle çocuğun hayal ürününün bir sonucu olduğuna, gerçek olmadığına inanmak isterler. Kendileriyle ilgili olduğunu, kendi gerçeklikleri ile ilgili olduğunu kabul etmek istemezler.
Çocukların ebeveynleri hakkında sadece olumlu duygular ve sevgi hissetmediği, olumsuz duygular, nefret, öfke, kızgınlık hissedebileceği fikri ebeveynleri tedirgin eder. Pek çok ebeveyn bu durumu masallara bağlamayı tercih ederler ve çocuğun masallarla bağını keserek bu sorunu düzelttiklerini sanırlar. Ancak bunu yaparken çocukların masallardaki çözüm yollarını gösteren ve güven verici mesajlara da erişimlerini kestiklerinin çoğu zaman farkında olmazlar. Olumsuz diye etiketledikleri duygu ve durumları çözdüklerini sanırken aslında daha da derinleştirmektedirler. Çıkış yolu, çözüm seçeneği ve güven verici mesajlara ulaşamayan çocuk içindeki kaygı, öfke ve nefretle bir başına kalır. Ebeveynler aslında gerçeklik bağı kopanın kendileri olduğunun, kendilerini kandırdıklarının çoğu zaman farkında değillerdir.
Çocuğunuza Hansel ve Greteli anlattığımızda ormanda terk edilmekten korkuyorsa gerçekte korktuğu onu ormana götürüp bırakma olasılığınız değildir ama belki onu okula bırakıp bir daha almayacağınızdan korkuyor olabilir. Özellikle de okulda bu yönde bir tehdit almışsa; “Yaramazlık yaparsan akşam olduğunda annen seni gelip almayacak, burada kalacaksın, ona göre haaaa!!!” Masaldaki cadıyı fırına iterek kurtulup eve dönebildiklerini dinleyen çocuklar kendi korkuları ile ilgili çözüm yolları bulabilecekler ve korkularıyla yüzleşebileceklerdir.
Masaldaki cadıdan korkan çocuk aslında gerçek hayatta cadı olmadığının farkındadır. Çocuğunuzun cadıdan korkmamasını sağlamak için ona gerçek hayatta cadı olmadığını söylemeniz korkusunu engellemeyecektir. Çünkü cadı artık onun için gerçek yaşamında onu korkutan kişiyi simgeleştirdiği gerçek olmayan bir arketiptir, metafordur; gerçek olan bir durumu simgelemektedir. Çocuğa gerçekten cadı yoktur demek yerine; “Cadı seni neden korkuttu?” diye sorarsanız onun gerçek korkusuna ulaşabilirsiniz ve ironik bir şekilde buna gerçekte olmayan cadı sayesinde erişmiş olursunuz.
Masallardan olumsuz ve kötü olarak simgelenen durumlar çıkarıldığında çocuğun doğal olarak içinde taşıdığı olumsuz ve kabul görmeyen duygu ve düşüncelerin de yalnız olduğu, bunların sadece onda olduğu, olağan ve insani olmadığı mesajı da çocuğa verilmiş olur. Oysa çocuğun olumlu durumlar kadar olumsuz durumların da herkeste var olduğunu, genel olduğunu bilmeye ihtiyacı ve hakkı da vardır. Çözüm yolu bunları yok saymak değil yeniden anlamlandırmaktır. Yeniden anlamlandırabilmek için onların fark edilebiliyor ve erişilebiliyor olabilmeleri gerekir. Masallar görünenin ve kabul edilenin ötesindeki tüm duygu ve durumlara erişebilen en kısa ve en pratik yoldur.
Masallar İçimize bir şeyler koymazlar, sadece var olanlarla yüzleştireler. Masalları yani kendimizi her halimiz ile bir bütün olarak kabul edebilmemiz dileğiyle…