BU MASAL BANA NE SÖYLÜYOR?

Print Friendly, PDF & Email

Masallar hayata dair bilgelik ve deneyim mesajları taşırlar. Bu mesajları simgesel bir dille aktarırlar; herkes payına düşeni alır. Bu nedenle her masal herkese aynı şeyleri söylemeyebilir veya her zaman aynı şeyleri söylemeyebilir

Bu yazımda örnek olarak sizlerle “Neredesin” isimli masalın iskeletini paylaşarak devamında paylaştığım masalın hali hazırda bana söylediklerini, benim duyduklarımı aktarmak istiyorum…

Şimdilerde unutulan, geçmişten geri gelecek bir zamanda, herkesin birbirini tanıdığı küçük bir köyde yaşıyordu Ahmet. Aynı patikalarda yürüyor, aynı çeşmeden su içiyor, aynı insanlarla karşılaşıyordu. Hayatında her şey her gün aynıydı, adeta günler birbirini taklit ediyordu; sıkıcıydı, bunaltıcıydı, heyecansızdı.

Bir gün yenik düştüğü merakının desteğiyle tüm cesaretini topladı, on tane tavuğunu beşer beşer iki sepete yerleştirdi, atına atladı ve çocukluğundan beri adını duyduğu ama hiç gitmediği şehre doğru yola çıktı. Şehre geldiğinde atından indi, atının dizginlerinden tutarak atıyla birlikte yürümeye başladı, sokaklarda dolaşırken çok şaşırdı; bina ve insan kalabalığı arasında kendini kaybolmuş hissetti. Yan yana bir sürü binalar vardı ama sanki hepsi birbirine benziyordu. Yan yana pek çok insan vardı ama sanki birbirlerini görmüyorlardı; bir birlerinin yüzlerine bakmıyorlardı. Ahmet’i de gören ve onu fark eden kimse yoktu; kendisini kalabalık insanlar arasında kaybolmuş hisseti. Birkaç saat yürüdükten sonra bir hana geldi; hancı Ahmet’e yanında getirdiği tavukları karşılığında o gece için handa konaklaması ve atını hanın ahırına koymasına izin verdi.

Akşam olup yatma saati geldiğinde Ahmet’e uyuyabilmesi için gösterilen büyük avlu şeklindeki odada yüz kadar adam yatmak için hazırlanıyordu. Yan yana yere serilen şilteler aynı renk ve kumaştandı, adamların hepsinde kahverengi şalvar ve vücut kirinden sararmış beyazımsı gömlek, ayaklarında siyah çorap vardı. Ahmet o an fark etti ki kendi kıyafetleri ve çorabı da diğer adamlarla aynıydı. Bu kadar çok ve birbirine benzeyen kişi ile birlikte uyursa sabah uyandığında kendisini bulamamaktan endişe etti, korktu. Sürekli cebinde taşıdığı, uğurlu olduğuna inandığı kırmızı ipini çıkarıp kendi bileğine bağladı. Böylece sabah uyandığında kendisini bileğindeki kırmızı ipinden tanıyabileceğini ve diğer adamlarla kendisini karıştırmayacağını, kaybolmayacağını düşündü.

Ama o uyuduktan sonra olayı gören birkaç adam Ahmet’e şaka yapmak için bileğindeki ipi çözdüler ve başka uyuyan bir adamın bileğine bağladılar. Ahmet sabah uyandığında kendi bileğinde kırmızı ipini göremeyince kaybolduğunu düşündü ve kendini aramaya başladı. Kendisini ararken tekrar köyüne döndü. Köyünün patika yollarında yürürken hala çok endişeliydi kaybolduğu ve kendisini bulamadığı için, yanından gelip geçenler oluyordu ama Ahmet onlarda da kendisini bulamamıştı. Endişesinin çok arttığı ve umudunu kaybetmeye başladığı bir anda Ayşe Nine ile karşılaştı. Ayşe Nine’nin iki gözü de yıllardır görmüyordu, etrafını kalp gözüyle görmeye alışmıştı ve Ahmet’i fark ederek ona “Nasılsın Ahmet’im, iyi misin, bir süredir buralarda yoktun, geri dönmüşsün…” dedi.

Ahmet o an kendi bedenine baktı; ellerine, kollarına, ayaklarına, bacaklarına baktı, elleriyle yüzüne dokundu, başını sıvazladı ve rahatladı, sevindi. Kendisini bulmuştu; işte buradaydı…

Masalın bana söyledikleri ve anlattıklarından bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum, sizlere de benzerlerini veya daha farklı olanlarını da söyleyebilir…

  • Ahmet yaşadığı köyde sıkılmıştı, bunalmıştı, yenilik ve heyecan arayışındaydı. Benim yaşamımda beni sıkan ve bunaltan nedir? Yaşamımda nelerin değişmesini isterdim, değişim gerekli midir, ihtiyaç mıdır? Zamanında yapılmayan, yapılamayan küçük değişiklikler daha büyük değişiklikleri tetikler mi? Yaşamımda değiştirmem gereken, değiştirebileceğim hangi süreçlerim var?
  • Ahmet şehre geldiğinde özlediği, beklediği ve merak ettiği heyecanı, sevinci, mutluluğu, güzellikleri, farklılıkları bulamadı. Ben yaşamımda ne zaman ve neden beklediğim mutluluğu, sevinci ve güveni bulamadım, hayal kırıklığı yaşadım? Büyük umutlarla ve hayallerle çıktığım hangi yol beklediğim gibi sonuçlanmadı? Her şeyin çok güzel olacağını sanırken neden mutsuz oldum, kaybolduğumu hissettim, kendimden ve beni ben yapanlardan uzaklaştım; kayboldum?
  • Şehirdeki tüm binalar ve insanlar birbirlerine benziyorlardı. Benim yaşamımda her şeyin aynı olduğu, değişmediği, değiştiremediğim süreçlerim hangileriydi? Nefes alamadığım, boğulduğum, bunaldığımı hissettiğim yer neresiydi, kim ve kimler bana bunu hissettirdi, farklı bir bina/ev, farklı bir kişi, farklı bir iş vb. farklı bir yaşam beklerken nerede ve neden sıradanlığın içine düştüm, sıradanlık beni yuttu, yutuldum ve kayboldum?
  • Ahmet kendini kaybetmemek için bileğine kımızı ipini bağladı ama yeterli olmadı. Benim kırmızı ipim nedir, yeterli oldu mu? Kendimi güvende hissedebilmek için nelere tutunuyorum, hangi dallardan güç almaya çalışıyorum, endişe duygumu güvene çevirebilmek için nelerden medet umdum, çaba gösterdim, bel bağladım? Ahmet’in ipini kaybettiği gibi benim de güvendiğim dallar elime geldi mi?
  • Kendisini kaybeden Ahmet’i sadece kalp gözüyle bakan ve görebilen Ayşe Nine fark etti. Kalbim kimi veya neyi görüyor, görmek istiyor, kalbimin görmek istediğini görebilmek için gözlerimi yaşamımdaki diğer şeylere kapatabilir miyim? Her şeyi görmezden gelebilir miyim, gözü kapalı sevebilir miyim? Gözümü kör eden nedir, gözümü kör eden gönlümü açar mı? Beni görmeyen, göremeyenler aslında bana bakmıyor; kalbiyle bakmıyor olabilirler mi, kalbiyle göremeyenler için görünmez miyim? Kalbiyle göremeyen için görünür olmak istiyor muyum?
  • Ahmet aslında kaybolmadığını, hala kendi vücudunda olduğunu Ayşe Nine onu kalp gözüyle görünce fark edebildi ve kendine geldi. Kendimi göremediğim zamanlarda, gündelik yaşam içinde kaybolup gittiğimi hissettiğimde beni kendime ne getirebilir, can suyum nedir? Özüm nedir, özüme nasıl dönerim? Bakmam gereken ayna nedir, hangisidir, kimdir? Yanlış aynalara bakarsam kendimi görebilir miyim, doğru aynaya bakıncaya kadar kendimi göremediğimde kaybolmuş hisseder miyim? Doğru aynayı buluncaya kadar aramaya devam etmeli miyim?

Start typing and press Enter to search

Skip to content