Sadece Çocuklara mı Masal? Büyüklere Yok mu?

Print Friendly, PDF & Email

Masal…Bir varmış bir yokmuş dedik…

Kimimiz bir yatağın başucunda anlattık, kimimiz ise kucağımıza aldık yavrumuzu ona sarıldık, yerine yatırırken düşürdük gökten üç elmayı…Uyuttuk masallarla çocuklarımızı. Uyutmak için değildi belki ama bunu görmedik; hem uyuttuk, hem de anlattıklarımız çocuklarımızla sınırlı kaldı. Peki ya masallar sadece çocuklara mıydı?

Neden kaçtık büyüklere anlatmaktan?

Anlatmayan, anlatmaktan uzaklaşan bizler miydik? Yoksa dinlememek için kaçan büyükler mi?

Sahi büyük olmak ne demekti? Büyümek için ne yapmak gerekiyordu? Bir tabak daha fazla yemek yemek miydi büyümek? Yoksa araba kullanabilmek mi? Ya da gece sokağa çıkabilmek…Neydi bizi büyüten? Bulutların üzerinde yürüyebilmek, bir zürafa ile karşılıklı göz göze sohbet edebilmek, ormana hükmeden aslan ile yarışmak büyümek sayılır mıydı, böylesine büyük hayaller kurmak yani?…

Çocukluğumuzu yaşayamadan büyümek zorunda kalanlarımız da oldu bu hayatta. Hiç masal dinlemeden büyümüş, belki de hiç şefkatli bir ses duymamış. Ya da tam tersi ben çocukken çok masal dinledim artık “bana masal anlatma” deyip arkasına bile bakmadan gidenler…

Seviyoruz değil mi sınır koymayı?

Yaşa, cinsiyete, fiziki haritamıza en önemlisi de gönül haritamıza sınırlar koymayı ne çok seviyoruz.

Oysaki anlatılır azizim, çocuğa da anlatılır masal, yetişkine de, beli bükülmüş dedeye de nineye de. Kadına da anlatılır, erkeğe de, dilini bilmeyene de anlatırsın. Anlatırsın da kelimenden değil belki ama virgülünden anlar, noktandan anlar hadi onları da anlamadı ünleminden kesin anlar.

Kime anlattığın değildir aslında üzerinde konuşulacak olan neyi nasıl anlattığındır. Mutluluğu anlatırsın bir masalla; oyuncağını kaybetmiş bir civciv, maceralardan geçerek arkadaşı penguen sayesinde buluverir, oyuncağına kavuşan civciv ile mutlu olur bu masalı dinleyen çocuk. Ya da yine anlatırsın bir masalla mutluluğu…Sevenler kavuşur sonunda, sarılmak en güzel ilaçmış dersin. Bir kadına, bir erkeğe umut olursun, mutluluk olursun o anda. Masallarla huzura açıldıkça kapılar, daha çok anlatmak istersin. Daha fazla masal ve daha fazla kişiye ulaşmak. “Çocuklara anlatılır masal, büyükler gerçeklerle yüzleşmiştir.” diyenler çıkacaktır karşına. Teoride edebi olarak masallar gerçek değildir elbet, peki ya taşıdığı, aktardığı, bir koku gibi sonsuza kadar yaydığı değerler? Onlar da mı gerçek değil, diye sormaz mı insan kendine? Anlatılan olağanüstü olaylarda, olağanüstü kahramanların yaşadıkları bir yetişkine “saçma(!)” gelirken bir çocuğa muhteşem gelmesi, şaşkınlığı ile hayallere dalması ve kendisini farklı yerlerde bulması. Hissedilen gerçeklik midir burada farklı olan yoksa hissedilmeyen gerçeklikte midir farklılık? Biz yetişkinler gerçek olmayanların dünyasında gezmekten, hayaller kurmaktan, onlara anlam yüklemekten mi kaçıyoruz acaba? Ya da dinlemekten? Öyle hızlı yaşıyoruz ki son zamanlarda, adım atmak yerine koşuyoruz; işimize, evimize, ihtiyacımız yoksa bile isteklerimizin peşinde…Öyle hızlı tüketiyoruz ki zamanı da, eşyayı da çoğu zaman insanı da…Sözü de sesi de yok sayıyoruz bir anda. Dinlemiyoruz, çoğu zaman dinlemiş gibi yapıp kendi cevaplarımızı altını çize çize aktarmak istiyoruz. Dinlemekten kaçtığımız için de belki de hemen çıkarıveriyoruz ağzımızdan “Bana Masal Anlatma!” tepkisini. Dinlesek duyacağız belki de. Bir kahramanın yerine koyduğumuzda kendimizi, zamanlardan bir zamanda belki de o zamanın tam ortasında bulacağız kendimizi, mekanlardan bir mekanda belki de gitmeyi hayal ettiğimiz yerde olacağız. Bazen sorunlarımızın çözümü olacak gökten düşen üçüncü elma. Bazen yol gösterecek masaldaki en ufacık bir ses. Bazen de kötülüğün nasıl temizlendiğini göreceğiz, nasıl iyiliğe dönüştürülmesi gerektiğini…Dinlersek eğer. “Biz büyüdük artık” demezsek eğer. Yürekten hissedersek eğer.

Oysaki elbet anlatılır azizim, çocuğa da anlatılır masal, yetişkine de, beli bükülmüş dedeye de nineye de. Kadına da anlatılır, erkeğe de, dilini bilmeyene de anlatırsın. Anlatırsın da kelimenden değil belki ama virgülünden anlar, noktandan anlar hadi onları da anlamadı ünleminden kesin anlar.

Start typing and press Enter to search

Skip to content